İlk zaman yolculuğum için 1500’lerin Rönesans dönemine gitmeyi seçtim. Makinemin kapısını açtığımda Floransa’nın canlı sokaklarına adım attım. Etrafta sanatı ve bilimi kutlayan insanlar, renkli pazaryerleri ve tarihi yapılar vardı. Michelangelo’nun ”Sistine Şapeli” resmettiği döneme denk gelmiştim. Heyecanla şapele doğru yürüdüm ve içeri girdiğimde tavanı boyayan ustayı izledim. Onun her fırça darbesinde sanatı ve insanlığı yücelten bir büyü vardı. Floransa’nın dar sokaklarında dolaşırken, Leonardo da Vinci’yi kendi atölyesinde çalışırken buldum. Ona merakla zaman makinesini anlattım ama gülümseyerek, “Her şeyin bir zamanı var” dedi. Geri dönerken, cebimde küçük bir eskizle ve kalbimde büyük bir ilhamla ayrıldım. Bu yolculuk, tarihin büyüsünü ve insan dehasını bir kez daha hissetmemi sağladı. Floransa’dan ayrılmadan önce, sokaklarda biraz daha zaman geçirmeye karar verdim. Şehrin atmosferi, adeta her köşede bir sanat eserinin canlandığı bir masal gibiydi. Ufak bir kafede oturup etrafı izlerken, Giovanni Bellini’nin eserlerini tartışan bir grup sanatçıya kulak misafiri oldum. Konuşmaları, sanata olan tutkularını ve dönemin entelektüel merakını yansıtıyordu.
Rönesans’a Yolculuk
(Visited 12 times, 1 visits today)