Harika bir sabaha uyandım çünkü bugün en yakın arkadaşlarımla birlikte çok güzel bir kamp yapacağımızı düşündüm, ki öyle olmadı. Çok heyecanlandığım için bütün malzemelerimi ve eşyalarımı bir hafta önceden hazırlamıştım. Bu yüzden sadece telefonumu alarak kapının önündeki valizin yanına geçtim ve onu da alıp arkadaşlarımla dolup taşan arabaya doğru ilerledim. Arabaya bindiğim an yolculuğa çıktık. Yolculuk benim için güzel geçti çünkü yol boyunca uyudum. Şaka yapmıyorum, tam olarak dokuz saat uyudum. Sonunda Datça’ya, arkadaşım Dila’nın yazlığına gelmiştik.
Beş arkadaş yerleşip iş bölümü yapıyorduk ki bana odun toplama işi düştü. Harika, bu saatte ormanda odun arayacağım, daha ne isterim(!). Dediklerini zorunlu bir şekilde gerçekleştirmek için ormana yolculuğa çıktım. Belki de benim için güzel bir deneyim olacaktır. Hayır, olmayacak… Orada böcek möcek vardır ve maalesef ki benim böcek ve arı sokmasına alerjim var. Mecbur olarak gece soğuğunda ormana doğru yürüdüm ve karabiber kokusu rüzgarla birlikte yüzüme çarptı. Sırıttım. Demek ki bu yakınlarda karabiber ağacı bol. Yolu devam ettiğimde sanırım yaklaşık bir saat yürümüştüm ama henüz bir odun bulabilmiştim. Zaten taşıyacağım diye kolum koptu. Anlamıyorum, bu iş niye bana düştü, iki erkek vardı, onlar yapsınlar yani. Eve döndüğümde hepsine hesap soracağım. Ay bir de kayboluyormuşum, hepsi vicdan azabı çekerler.
Diye düşünürken gerçekten çok dalmış olmalıyım ki gerçekten kayboldum! Şansa bak. Odunları boş verip geri dönmeye başladım ki ayağıma takılıp düşene kadar. Evet, yine şaka yapmıyorum, bir ormanda tek başıma kayboldum ve kimsenin haberi yok, ve lanet olası ayağıma takılıp düştüm. Daha sonra gülerek ayağa kalktım. Hayır, mutlu değilim, sinirlerim bozuldu… Kolumdaki bir acıyla inledim. Düşündüğüm şeyse diye kolumu sıktım ve yere bir şey düştüğünde hemen koluma baktım. Evet, arı sokmuştu. Aceleyle eve gitmek için yola doğru koşmaya başladım. Kolum iyice şişmeden ilacımı sürmem gerekiyordu. Karabiber kokusu burnuma geldiğinde anladım ki bir saatim kaldı ve durmadan koşmaya devam ettim ki iki ışığın bana doğru geldiğini görene kadar. Durdum ve bekledim. Evet, sonunda bizimkiler beni almaya gelmişlerdi. Araba durduğunda hemen arabaya binip arabayı sürmeleri gerektiğini söyleyip her şeyi anlattım. Hepsi ağzı açık beni dinliyordu ve sonunda eve geldiğimizde hemen çantamdan çıkardığım ilacı sürdüm. Günlerin geri kalanı ise çok iyiydi. Bir daha beni odun toplamaya göndermediler. Tabi canım göndermesinler, o kadar şey yaşadıktan sonra ben bir daha buraya gelmem…