Hazine Avı

Okuldan sonra en yakın arkadaşım Pelin ile plaja gidecektik. Geçen hafta plaj o kadar doluydu ki gidememiştik. Tabi izlediğimiz bir sürü film ve videonun etkisinde “Hazine Avı” adlı gezimizi nihayetinde gerçekleştirebilecektik. Tabii ki izlediğimiz videolardan gerekli ekipmanları araştırıp bulduk. Böylece tamamen gitmeye hazırdık. Pelin’i aradım ve eşyalarını alıp aşağı inmesini söyledim. Geldi. “İstikamet plaj!” dedim heyecanla. Taksi geldi ve bindik. Plaja vardığımızda bana biraz kalabalık geldi ama geçen haftayı gözümün önüne getirdim ve gülümseyerek yürümeye devam ettim.  Eşyalarımızı bir şezlonga koyduk ve biraz denize girdik. Güneşin altında kuruduktan sonra ekipmanlarımızı alıp sahili taramaya başladık. Başlarda birkaç madeni para bulduk fakat sonra işler değişmeye başladı. Önce Pelin bir gümüş kolye bulmuştu tabi bildiğiniz gibi kararmıştı. Çünkü gümüş suyla temas ettiğinde kararır. Ama bir önemi yok. Sonuçta bu bizim bulduğumuz ilk önemli olabilecek şeydi. Biraz daha dolaştık ve birkaç küpe ve yüzük bulduk yorulduğumuz için gitmeye karar verdik. Yürürken detektörleri kapatmamıştık. Aniden benimki öttü. Durduk. Neden öttüğünü anlamaya çalışıyorduk ki “Pelin sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?” diye merakla sordum. Pelin eğildi ve “Doğru görmüşsün Ceren bu gerçekten de altın bir bileklik! Bilekliği yerden aldım. Biraz ağırdı. Değerli olduğu anlaşılıyordu. Üzerindeki detaylı işlemeler çok özenli ve zor bir işçilikle yapıldığını anlatıyor gibiydi. Pelin ile konuşup karar verdik “Benim kaybolsa ben de çok üzülürdüm.” diyerek bunu otele teslim ettik. Bundan iki hafta sonra bir otel çalışanı beni arayıp bilekliğin sahibinin bulunduğunu söyledi ve bilekliğin sahibinin teşekkürlerini iletti.

(Visited 3 times, 1 visits today)