İki dünyanın savaşının tam ortasında kaldığınızı düşünün. Ne yapardınız? Şahsen ben milletim için canım pahasına savaşırdım. Savaş yüzünden hem dünyamız git gide yaşanmaz hale geliyor hem de gittikçe yoksullaşıyoruz. Peki savaşa sebep olan şeyi tesadüfen bulsanız ne yapardınız? Şimdi size anlatacağım hikayenin kahramanları Pelin ve Birkan bu sorumuzu cevaplayacaklar.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, pire berber iken iki tane dost dünya varmış. Bu dünyaların birinin adı Aşk diğerinin ismi de Para’ymış. Aşk dünyasında herkes hoşgörülü, duygusal ve düşünceli iken Para dünyasında mantık ve her şeyin sayılar üzerine olduğu bir dünya hakimmiş. Kurucuları aslında kardeşmiş fakat farklı bakış açılarından dolayı ikisi de kendi yoluna gitmiş.
Her zamanki gibi sırdan bir günde Para dünyasının kurucusu olan Sayı, Aşk dünyasının kurucusu olan Sevgi’yi aramış:
– Merhaba Sevgi nasılsın?
– İyiyim kardeşim, sen nasılsın?
– Teşekkür ederim, ben de iyiyim. Lafı uzatmadan konuya gireceğim. Sevgi, annemizden yadigâr olan altın bileziği bulamıyorum. Sen mi aldın?
– Hayır, ben almadım. Ama bulmana yardımcı olabilirim.
– Sana inanmıyorum çünkü bileziğin ikimizin ülkesinden bile pahalı olduğunu öğrenip onu sattın!
-Hayır Sayı bunu yapmayacağımı biliyorsun.
– İtiraf etmezsen ülkenize savaş açacağım çünkü o bilezik herkesten önemli.
– Hiçbir şey insanın canından önemli değildir Sayı.
– Sen öyle san.
Ve ertesi gün savaş başlamış. Her yerde insan cesetleri ve kanlar varmış. Kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlılar herkes savaşıyormuş. Bu savaşın ortasında Pelin ve Birkan adında iki kardeş bu duruma son vermek için plan yapıyorlarmış. Biri Para diğeri ise Sevgi dünyasında yaşıyormuş. Bunun nedeni anne ve babalarının küçükken boşanmasıymış. Boşanmanın ardından annesi Pelinle birlikte Sevgi dünyasına gitmiş. Babası ise Birkan’la birlikte Para dünyasına gitmiş. Birbirinden ayrı büyüyen bu iki kardeş anne ve babalarını savaşta kaybedince bir araya gelmişler. Her ne kadar kardeş olsalar da birbirlerinden ayrı büyüdükleri için ikisinin de kişiliği çok farklıymış. Bu iki kardeş birlikte gece yürüyüşündeyken üstünde elmaslar olan bir bileklik görmüş Birkan:
– Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi?
– Birkan bu savaşa neden olan efsanevi bileklik çabuk yerden alıp sakla onu!
Birlikte çadırlarına gitmişler ve sabaha kadar ne yapabileceklerini düşünmüşler. Ve en sonunda çareyi Sevgi’ye gitmekte bulmuşlar. Sabah olunca Kraliçe Sevgi’nin yanına gitmişler. Kraliçe Sevgi Pelin ve Birkan da alıp Sayı’nın yanına gitmişler. Sayı bilekliği görünce aralarında şu şekilde bir diyalog geçmiş:
– Demek hatanı anlayıp geri getirdin Sevgi.
– Hayır Sayı bunu bana iki çocuk getirdi ve biri senin dünyandan diğeri benim.
– Nasıl yani şimdi sen çalmadın mı?
– Elbette hayır beni dinleseydin anlardın.
– Özür dilerim beni affeder misin?
Ve barışmışlar daha sonra Pelin ikisine de hayatlarını değiştirecek bir fikir sunmuş:
” Neden ülkelerinizi birleştirmiyorsunuz? Evet, biliyorum ikiniz de farklı şekilde hayata bakıyorsunuz ama ikisi de yanlış. Bu hayatta paraya da hoşgörüye de ve aşka da ihtiyacımız var. Sevmek sevilmek önemli ve karşıdaki kişiyi anlamadan dinlemeden konuşursanız işte böyle savaşlar çıkar. Fakat para olmazsa ihtiyaçlarımızı karşılayamayız. Hayatta ikisini de kullanmamız gereken anlar var. Kral ve kraliçem bu hayatta paraya da aşka da ihtiyacımız var. Tek önemli şey ikisini de dengeli yürütebilmek. Bizde Birkan’la başka bakış açılarına sahibiz ama biz kardeşiz ve birbirimizin eksik yönlerini tamamlıyoruz. Bu iki ülke birleşip eksiklerini tamamalarsa yenilmez olabilir. Elbette ilk başta zor olacaktır ama başarabiliriz.”
Kral ve kraliçe bu teklifi kabul etmiş çünkü aslında onlarda bunun farkındalarmış. Bunu halka açıkladılar ve olumlu dönüşler aldılar. Akıllarda tek bir soru bu bilekliği kim oraya koydu. Yaklaşık bir hafta sonra anneleri geldi ve öğrendiler ki bunu anneleri tam da bu olayın yaşanması bilekliği savaş alanının ortasına saklamış. Bundan sonra mutlu bir şekilde hayatlarına devam etmişler.
Hani soruyorlar ya para mı aşk mı diye ben ikisini de seçiyorum. Çünkü ikisi de olmadan yaşanamaz.