Eve döndüğümüzde bile hala yaşadığımız şeyleri unutamıyorduk. Oysa tek istediğimiz sadece izci kampında az da olsa eğlenip bir şeyler öğrenmekti.
Ah, doğru ya ben buralara kadar nasıl geldiğimizi anlatmadım. Üç arkadaş yaklaşık bir buçuk aydır yazın izci kampına gitmeyi planlıyorduk. Sonunda yaz geldiğinde okulumuzun düzenlediği “Yaz İzci Kampı”na tüm bu olacaklardan habersiz aşırı büyük bir heyecanla katıldık. O gün gece heyecanımdan uyuyamadığımı hatırlıyorum.
Sonunda o gün gelip çattığında -kampa gitme günü- ailemle vedalaşıp otobüse oturdum. Yol boyunca arkadaşlarımla orada ne kadar harika zaman geçireceğimizden konuştuk. Nihayet vardığımızda öğretmenlerimiz çadırlarımızı kurmamızı söyleyip bizi terk ettiler. O anda arkadaşlarımla bakıştık. Bir şeylerin ters gideceği şimdiden belliydi.
Aradan birkaç saat geçtiğinde bir insan topluluğu görüp yanlarına koştuk. Görev paylaşımı yapılıyordu, her çadıra birer görev verildi. Bizim çadırımıza ise odun toplama görevini verdiler. Açıkçası çok zor bir görev olmadığı için mutluydum çünkü bazı çadırlara ateş yakma gibi görevler verilmişti. Fakat özel bir eğitimimiz falan olmadığından dolayı kimsenin kontrolü altında olmadan ormanda odun toplamak biraz tehlikeli ve ürkütücüydü.
Hazırlanıp yola çıktık. Sohbet ede ede yürüyorduk. Dört poşeti doldurduğumuzda çadıra geri dönmek için yola koyulduk. Kendimizden emin bir şekilde yürürken biraz zaman geçtiğinde tedirgin olmaya başladık. Yol gittikçe uzuyormuş gibiydi. Daha sonra kaybolduğumuzu anladık. Geceyi bir orman köşesinde, ayıların yanı başında geçirmemiz gerekecekti.
Saat yediye geliyordu. Topladığımız odunların poşetlerinden yastıklar yapıp battaniye olarak da yaprakları kullanarak üç tane yatak hazırladık. Çiçekleri yemeyi denedik ama çok güzel değillerdi. En sonunda ise değişik hayvanların gelip bizi ısırmayacağını umarak uyuduk. Şansımıza hiçbir zarar görmedik. Saat gece ikiye gelirken iki tane öğretmen gelip bizi kurtardı.
Kısacası bir aylık kaptan ilk günün gecesinde döndük. Şansa bakın…