Bir sonbahar günü Nil, Ersin, Zeynep Ela ve Çınar Sakin Orman’da kampa gitmeye karar vermişlerdi. Hazırlıklarını yaptılar ve otobüs ile Sakin Orman’a vardılar. İlk önce çadırlarını kuracak bir yer aradılar. Nil “Bence suya yakın bir yere kamp kuralım” dedi. Herkes hep bir ağızdan “Bu harika bir fikir!” dedi. Bundan sonra hep birlikte gölün kenarına gidip düz bir yer buldular ve çadırlarını kurdular. Daha sonra arkadaşlar aralarında görev paylaşımı yaptılar. Ersin “Ben nöbet tutarım.” dedi. Zeynep Ela “Ben gölde balık tutarım” dedi. Çınar da “Ben ise çadıra eşyaları yerleştiririm” dedi. Nil de “Gece hava soğuk olacak. Ben de yakacak odun toplayayım bari” dedi ve hepsi görevlerini yapmaya başladılar. Nil ormanın derinliklerine doğru ilerledi. Artık arkadaşlarını göremiyordu. Şu ilerideki yaşlı çamların altında daha çok odun bulabilirim diye düşündü ve ilerlemeye devam etti. Yeterince odun topladıktan sonra artık dönsem iyi olacak diye düşündü. Ancak tam o anda anladı ki, ormanda kaybolmuştu. Hava soğumaya ve kararmaya başlamıştı. Nil ağlamaya başladı ve ne yapacağını bilemiyordu. O sırada yanında beyaz bir tavşan belirdi. Zıp zıp zıplayarak Nil’e yol gösterdi ve Nil de onun peşinden yürüdü. Nil çok mutlu olmuştu. Bir süre sonra kamp yerine ulaştılar ve odunlarla ateş yaktılar. Ateşte Zeynep Ela’nın tuttuğu balıkları yediler ve sonra uyku tulumlarını giyip uyudular. Çok keyifli bir kamp olmuştu. Mutlu bir şekilde evlerine geri döndüler.
TAVŞANIN YOLU
(Visited 6 times, 1 visits today)