Ana Ben Gidiyom Düşmana Karşı…

Canım anam,

Bilirim ki gözlerin yaşlı yine sabahın seherinde, hasretle yoğurmuşsun hamurunu ekmeğinin. Ellerinden öperim canım anam, sil gözünün yaşını bugün ağlamak günü değildir. Yaşımın küçük olduğuna bakma sen, aslan gibi delikanlıyım ben. İdadinin ikinci sınıfı belki yarım kaldı lakin bilesin ki dönmeye ve kaldığım yerden devam etmeye niyetim  çoktur.

Anacığım bil ki cepheye giderken yarım kalan umutlarımı yeşermesi için okulumun bahçesine emanet edip, baharlarda filizlenen yeni umutların çiçeğe dönmesini dileyerek yola çıkıyorum. Muallim olacaktım ben de devam etseydim okumaya ama bugün vatanın hayalini kendi hayalimden üstün tutup O’nu bu azgın kanlı düşmandan kurtarmanın günüdür. Ne mutlu bana ki ölü ya da diri bu mücadelenin bir parçası olacağım. Vatan nimet değil miydi? Sen öyle demez miydin? Canımdan öte emanet değil miydi Ana?

Gelibolu’nun rüzgarı pek bir çetinmiş. Ördüğün çoraplar beni bu soğuk günlerde ısıtırken verdiğin yazma ve ona sinen kokun sadece sizi değil,  babasız kalsa bile anasız kalmaması uğruna mücadele edeceğim binlerce sabiyi her saniye hatırlatacak. Ben kimim ki Ana bu koca güzide vatan söz konusuyken? Ahmet dayım ağlamasın gelemedi diye cepheye, ben onun yerine de buradayım. Sen de ağlama, bir gün elbet yine kavuşacağız. Bu dünyada olmasa ne olur ki canım Anam!

Kardeşim Ayşe’ye vasiyetimdir okuması. Cepheye gelememiş olabilir ancak, vazife sadece bugün değil, sadece burada değil, vatan kurtulduğunda da devam edecek. Tüm kalbimle inanıyorum bu günler bitecek çünkü bizler cepheye geri dönmeye değil, düşmanı geri döndürmeye ve gerekirse bu uğurda kanımızın son damlasına kadar mücadele etmeye gidiyoruz. Hayallerimin bayrağını elimden düşürecek olursam Ayşem bu bayrağı devralsın ve okuyup muallim olsun isterim. Talebelerine bu vatanın nasıl kurtulduğunu ve ne kadar kıymetli olduğunu anlatırken, bir yandan da ilerde atılacakları vazifeleri layıkıyla yerine getirmelerini sağlayacak eğitimi canla başla versin. Öyle bir eğitim ordusu yaratsınlar ki yüz yıl geçse bile aynı coşku, sevgi, cesaret ve inanç devam etsin. Bu vatan sadece barutlu silahlarla değil, ilimle donatılmış bilgiyle, azimle, özveriyle işleyen silahlarla da yapılacak bir savaşın eşiğinde. Kokusunu buradan duyabiliyorum.

Eğer dönemezsem vasiyetimi dağlara taşlara, okul duvarlarına, kitaplara yazsınlar: Bu vatan; toprağı kanla, inançla sulanarak kuruyan dallardan yeşeren yapraklara, mis kokulu goncalara kavuşmuş bir gülistan olacaktır elbet ancak gülistanda güller yeşerecekse ellerde nasır, kolda diken marifettir ve bu uğurdaki marifet sadece iltifata değil refaha da tabidir. Bayrakları bayrak yapan kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!

Ellerinden öpeceğim anam giderken, başımı okşayacaksın ya, ben o anı da heybeme katıp gideceğim, sen hep benim ben hep sizin yanınızda olacağım. Ne olursa olsun bil ki hep aranızda olacağım, bu vatanda benden binlercesi var…

 

(Visited 9 times, 1 visits today)