Benim Koşullarım Böyle!

Günümüzde artan iş olanakları ve gelişen yeni teknolojilerle beraber bir iş sahibi olmak bir hayli zor. Üstüne üstlük artan iş stresi ve kariyer geleceği kaygıları da çalışanların büyük korkularından. Nedendir bilinmez, insanoğlunun yarısı bu durumu lehine kullanıp kariyer dosyasını başarılarla doldururken diğer yarısı da bu dönüşüme ayak uyduramadığı için geri kalıyor ya da fazlasıyla zorlanıyor. Peki ya siz, kendi işinizi kurup veriminizi arttırmak adına neler yapardınız? Ne gibi atılımlarla kendinizi geliştirmeye çalışırdınız?

 

 

 

Açıkçası kendini “atılımcı” olarak tanımlamak isteyen bir insan ne olursa olsun kendini geliştirmeli, bunu yaparken de kendini işine adayıp gündemi takip etmeli. Gelişmekte olan teknolojik koşullar bir girişimci için korkutucu durabilir. Fakat, örnek olarak beni alacak olursak, ben daima kendimi işimle ilgili konularda güncel tutar, sektörümde yapılan sempozyum vs. gibi etkinliklere sürekli bir katılım gösterirdim. Sahibi olduğum işin alanına da bağlı olarak beni her zaman geliştirecek bir takım kurmaya özen gösterirdim. Tüm iş arkadaşlarımı, çalışanlarımı ve özellikle de bu takımı tutkuyla bu işi yapmaya cesaretlendirirdim. Asla ve asla baskıcı ya da tehditkâr bir patron olmazdım hatta kendimi bir patron ya da otorite olarak da görmezdim. Sürekli çalışanlarımın yanında kalır, onlara destek olmak için çabalardım. İlaveten, onların kendilerini tüm dürüstlükleriyle ifade edebilecekleri bir ortamın temelini atardım.

 

 

 

Kesinlikle ve kararlılıkla onların konforunu, huzuru ve mutluluğu için çalışmak benim birinci önceliğim olurdu. Çünkü bir insanın verimliliğini arttırmak o insanın çevreden nasıl ve ne şekilde etkilendiğini anlayıp bunun çözümünü bulmaktan geçiyor. Kendinizi, baskı altında ve sürekli mobbinge maruz kalan bir çalışanın yerine koyun ve birkaç saniyeliğine kendinizi dar, sıkışık iş yerinizdeymiş gibi hissedin. Bunalmış, stresli, keyifsiz… Şimdiyse kendinizi, sabahın istediğiniz saatinde girebileceğiniz mesai saatlerinin kısıtlaması olmayan ve en önemlisi arkadaş ortamıymış gibi hissettiğiniz bir geniş ve ferah iş yerinizde düşünün. Hangisi kulağa daha çekici geliyor? İşte tam da bu sebeple insanın kendini iyi hissettiği, konforlu bulduğu yerde çalışması çok önemli. Benim iş yerim bu koşulların hepsinin birleştiği bir yer olurdu. İş arkadaşlarımın hepsinin işe gelirken homurdanmak ya da kötü hissetmek yerine ilgisini çekecek bir işe girişim yapardım.

 

 

 

Herkesin aksine, sahibi olduğum işin gelirlerinin miktarını yüksek oranda bu koşulların sağlanmasına adardım. İş prensibimi bu belirler, şirketimin politikalarından biri haline getirirdim. Bence verimlilik en zeki insanları bir odaya toplayarak arttırılmaz, aksine nitelikli insanları maksimum verimi sağlayabilecekleri koşulda çalıştırmakla artar. Eğer bir iş sahibi olsaydım, çok başarılı olacağıma şüphem yok!

 

 

 

Orkan Selçuk

(Visited 6 times, 1 visits today)