Sabahki Arama

Yalan söylemek bir insanın yapabileceği en acizce şeylerden biridir. Bir insan yalan söylediğinde bu yalanı sürekli desteklemesi gerekebilir, sevdiği bir insanı üzebilir ve en önemlisi bir daha güvenilmeyebilir. Yalan söylemek hem söyleyeni hem de söylenenleri kötü etkiler.

Alp, yalan söylememek onun her zaman kırmızı çizgisi olmuştur. Ne olursa olsun dürüst olmaya çalışırdı. Ama bazen onun bile karşı çıkamayacağı durumlar gerçekleşir bazı istisnalar yapması gerekirdi.

Alp, etrafındaki insanları çok umursar ve ne düşündüklerine her zaman önem verirdi. Alp değer verdiği için yalan söylememeyi tercih ederdi. Herkes, Alp’in bu huyunu çok sever ve saygı duyardı, olabildiğince onlar da yalan söylememeye çalışırlardı.

Bir sabahın erken saatlerinde Alp’in telefonu çaldı. Alp, telefonu açtığı anda kalın bir ses ona arkadaşlarından birinin kötü bir şey planladığını ve eğer gün sonuna kadar kim olduğunu bulup onu durduramazsa çok kötü şeyler olucağını söyler. Alp hemen neyden bahsettiğini sormaya başlar ve aldığı tek cevap “…eğer onlara değer veriyorsan biraz gözlerini açarsın.” olur.

Alp düşünceli bir şekilde kahvaltı eder. Arayan kimdi, söyledikleri gerçek miydi, bir arkadaşı kötü bir şeyler mi planlıyordu, bir şey yapmalı mıydı gibi bir sürü soru soruyordu kendine. Kendi dünyasına sıkışmış şekilde kahvaltısını etti, okula yola koyuldu. Okul yolunda ilerlerken arkadaşlarının seslendiğini bile duymadı. Arkadaşı bir anda yanında belirince korkudan olduğu yerde sıçradı. Arkadaşı ne olduğunu sorduğunda biraz düşündü acaba sabah olanları söylemeli miydi, yoksa sessiz kalmalı ve hiçbir şey olmamış gibi mi davranmalıydı. Alp değerlerine uymayı seçti ve sabah olan aramayı anlattı, sabahtan beri düşündüğünü ama içinden bir türlü çıkamadığını söyledi. Arkadaşı ona bunu diğerlerine de söylemesi gerektiğini eğer bir sıkıntı varsa çözebileceğini sadece mantıklı düşünmesi gerektiğini söyledi. Alp o anda “Benim başaramayacağım şey yoktur, haklısın. Hep birlikte bunu çözebiliriz. Sana söylediğime çok mutluyum.” dedi. Bu konuşmanın ardından okulun kapılarına vardılar. Okulun içine girdiklerinde arkadaşlarını bulup hemen bir sınıfa çekildiler. O sınıfta Alp sabah yaşadıklarını anlattı ve ne yapmaları gerektiğini sordu. Hepsi Alp’in anlattıkları karşısında şaşkına dönmüş ve biraz şaşırmışlardı. Ama Alp’in yalan söylemediğini bildiklerinden rahatça ona inandılar ve hemen akıl yürütmeye başladılar. Alp uzun uzun bunun üstüne konuştu yol boyu düşündüğü soruların cevaplarını nasıl bulabileceklerini anlattı. Konuşmasının sonuna doğru Alp arkadaşlarını kıkırdarken bulunca şaşırdı. Arkadaşları bu ciddi konuya gülüyorlar mıydı, komik bir şey mi söylemişti derken telefonu çalmaya başladı ve Alp hemen açtı, açtığı anda kalın sesle karşılaştı, kalın ses “Alp…” dedi ve sonrasında ses değiştiriciyi kapatıp asıl kimliğini ortaya çıkardı. Aslında aramayı yapan arkadaşlarında biriymiş. İlk sesini duyduğunda hemen karşısına baktı ve orda oturup telefon elinde gülüyordu. Bir anda hep bir ağızdan “Şaka!” diye bağırdılar. Alp çok şaşırmıştı bir iki saniye sindirdikten sonra hep birlikte gülmeye başladılar. O zamandan beri ne zaman akıllarına gelse hep birlikte gülüyorlar.

(Visited 3 times, 1 visits today)