“8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden çıktı. Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durum gerçeği anlayınca onu korkuttu. Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı, otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın…Servisi beklemeye başladı. Servis geldi. Serviste şoförün her zamanki gibi Mehmet Amca değil, Mina adında bir kadın olduğunu gördü.
Okulda öğretmenleri Özge Öğretmen onun çok düşünceli olduğunu fark etti. Ona ” Ne oldu sana, neden böyle düşüncelisin “diye sordu. O da sabah olanları anlattı. Öğretmeni çünkü bugün kadınlar günü dedi. Onu bir merak sardı. Anneme bir hediye mi yapmalıyım? Sanat konusunda iyi olduğu için annesine bir resim çizmeye karar verdi. Resmini bir zarfa koyup zarfın üzerine kadınlar günün kutlu olsun yazıp verecekti. Ama aklına bir soru takılmıştı. Yarın da mı böyle olacaktı? Hiç erkek olmayacak mıydı? En iyi arkadaşı Kerem yok, Japonca öğretmenleri yok, bir tek erkek bile yoktu o gün. Peki onlar neredeydi? Dersler bitti ve zil çaldı, hemen eve gitti, ödevlerini yapıp yattı. Yarın ne olacaktı heyecanla bekliyordu.