Yaşadığımız dünyada herkesin farklı bir görüşü, farklı bir hayatı hayatı var. Tabii ki de bu hayatı yaşayabilmek için gereken şartlar, düşünceler ve verdiğimiz kararların hayatı etkileyiş şekli herkeste aynı değil. Ben bunun biraz da hayal gücüne ve hayal gücünün kullanılış şekline bağlı olduğunu düşünüyorum. Herkesin farklı yaşam sürdürmesinin sayılamayacak kadar çok sebebi var fakat insanların bilgi birikimi ve hayal gücü bunu en çok etkileyen şey ve bunu kullanan veya diğerlerinden farklı şekilde kullanan insanların geleceği de bu durumdan etkileniyor. İnsanlar bu iki kavramı farklı şekilde kullanırlar çünkü herkese göre bu kavramların önem sırası farklıdır. Aynı Albert Einstein’ın “Hayal gücü, bilgiden daha önemlidir.” ve Thomas Edison’ın “Hayal gücü, bilgiyle birleştiğinde başarıyı getirir.” sözleri arasındaki fark gibi. Bu iki sözde Einstein insanların hayal güçlerini ön planda tutmuşken, Edison hayal gücünün bilgiyle birleşmediği sürece yetersiz olduğunu ortaya koymuş.
Çokça farklı fikir varken hangisine güvenmemiz daha doğru olabilir? Sonuçta bu kadar düşünce arasında en doğru olanı seçmek çok da kolay değil. Ama bence bu iki düşünce şekli içinde uygulamamız gerekeni seçmemiz, içinde olduğumuz duruma göre değişebilir. Fakat bu iki cümleye çok detaylı düşünmeden bakınca bana Thomas Edison’ın sözü çok daha doğru geliyor. Einstein’ın sözü her ne kadar mantıklı olsa da yaşamı doğru sürdürebilmek için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki de insanlar hayal güçlerine inanmalılar ve hayal güçlerini geliştirmeliler ama tek güvendikleri şey hayal güçleri olmamalı. Hayal gücü zihnimizde gelişen yetilerdir. Böyle olduğu gibi, gerçek dışı hayaller oluşturabilme potansiyeli de çok yüksektir. Hayal kurmanın dozu insan tarafından ayarlanmadığı sürece gerçek dünya ve dünyada yaşanabilecek olayların ihtimalleri düşünmeden yeni hayaller kurulabilir. Bu da insanın yaşamını zorlaştırır. Bunun örneğini insanların hedeflerinde ve hedefe ulaşma süreçlerinde çok görüyoruz. Bir hedef ve bu hedefin sonuçlarında yaşanacak mutluluklar illaki her insanın kafasında canlanıyor, hayalleri bunun üzerine kurulabiliyor. Biz bu hedefe ulaşma sürecimizde çalışmaktansa hayal gücümüze daha çok zaman ayırırsak psikolojik olarak bu olayın gerçekleştiğini düşünmeye yatkın oluruz. Buna beyin inandıktan sonra çalışmak zor. Haliyle hedefe ulaşmak da daha zor bir hal alır. Tabii ki demiyorum ki bir hedefimiz olduğunda hayal kurmayalım. Hayal gücü, yaptığımız en ufak bir işte bile bizim ihtiyacımız olan en büyük yetilerden biridir. Hayal gücü olmadan ilerlemek imkansızdır. Hatta hayatımızda yaşadığımız olayları, tecrübeleri yani bilgileri doğru bir şekilde kullanabilmemiz için gereklidir. Bu yüzden edindiğimiz bilgiler kadar hayal gücümüz de önemlidir. Tam da bu noktada Thomas Edison’a katılmış oluyorum. Edison’ın da demek istediği gibi; hayal gücü, edinilen bilgilerle birleştiği sürece başarılı olabiliriz. Yani edindiğimiz tecrübe ve bilgiler, yani hayattaki gerçekler hayal gücümüz kadar önemlidir. Bir hedef olduğunda gerçek dışına çıkamayız çünkü hedefimiz yaşama uygun olmadığı sürece imkansızlaşabilir. Fakat aynı zamanda insanın kendindeki yaratıcılığı ortaya çıkarıp bunu kullanması her şeyi güzelleştirebilir. Madem bu ikisi de işimizi güzelleştirip bizi başarıya ulaştırıyor, niye ikisinden de aynı anda yararlanmayalım ki? Yararlanmamız çok da faydalı olabilecekken.
Kısacası; bana göre hem bilgi birikimi, hem de insanların hayal gücü bir konuda başarılı olmak için tek başına yeterli değil. İnsan, kendi hayal gücünü ortaya koyabildiği sürece kendi potansiyelini güzel bir şekilde gösterebilir. Aynı zamanda bilgi birikimini kullandığı sürece mantıklı fikirler geliştirebilir. Bu ikisini birleştirerek başarıya ulaşmaya çalıştığı sürece ise diğerlerini ayrı ayrı kullandığındaki başarıdan çok daha ileriye gidebilir.