Zeynep İstanbul’da doğdu. Zeynep’in doğduğu günden çok başarılı olacağı anlaşılmıştı. Yıllar yıllar sonra Zeynep bir spor salonuna girdi. İçeride voleybol oynanıyordu. Zeynep voleybola ilk görüşte tutuldu. Anne ve babasına yaşananlardan bahsetti. Annesi ne kadar çok uğraşsa da babasını ikna edemedi. En sonunda o da istemeye istemeye ikna oldu. Antrenörü Zeynep’teki ışığı gördü. Her gün okuldan çıkıp koşarak spor salonuna gidiyordu oradan da evine ödevlerini yapmaya gidiyordu. Zeynep çok yoruluyordu ama vazgeçmeyecekti. Aradan 2 yıl geçti Zeynep çok daha iyi bir takımın altyapısına girdi. Burada antrenmanlar daha yoğundu. Zeynep her gün beşte kalkıyor altıda antrenmana gidiyor ondan sonra okula gidiyor oradan çıktıktan sonra tekrar antrenmana gidiyordu. Zeynep 2 yıl takımın altyapısında oynadıktan sonra giderek yükselmeye başladı. Takımıyla sayısız kupa kaldırdı. Birkaç yıl sonra milli takıma seçilme hakkı kazandı. Çok mutluydu ülkesini temsil edeceği için. Avrupa şampiyonasının final maçıydı. Zeynep üst üste sayı alıyordu. Maç 2-2’ydi ve Zeynep’in takımı kazanmaya çok yakındı. Servis Zeynep’teydi. O anki korku, mutluluk, heyecan gibi duygular… Hepsi üst üste geliyordu. Zeynep servisi attı hem maçı hem de kupayı kazandılar. Tüm takım gözyaşlarına boğuldu. Zeynep verdiği bir röportajda yüksek sesle “Benim başaramayacağım şey yoktur.” dedi.
BAŞARMAK İMKANSIZ DEĞİLDİR
(Visited 4 times, 1 visits today)