Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir köy varmış. O köyde herkes çok çoook çooook mutluymuş. Ama bir şeyi bu köylüler bilmiyormuş. Bir kulübede çirkin mi çirkin bir cadı yaşarmış. O cadı bu köylüleri kendisinin kölesi yapmak istiyormuş.
Cadı bir gece sihir yapmaya başlamış. Öyle bir sihir yapmış ki tüm köy artık onun kölesiymiş. Fakat, köyün dışında yaşayan çok akıllı bir kız varmış. O kız köye geldiğinde bir şeylerin çok tuhaf olduğunu düşünmüş. Köylülere ne olduğunu anlayamamış. Kız, köleler nereye gidiyorsa oraya gitmeye başlamış. Ve “neler döndüğünü şimdi anladım” demiş. Köyde bir tek cadı normal davranıyormuş. Hızlıca onun evine gitmiş. Kız bütün kitapları karıştırıp durmuş ve “işte buldum” demiş. Köle sihirini bozmaya çalışmış. Ama bozamamış. Evine gidip günlerce araştırmaya devam etmiş. Ve “işte buldum” demiş. Bu sefer gerçekten köle sihirini nasıl çözeceğini bulmuş. Hemen çalışmaya başlamış. Ve sonra cadının evine gidip o sihiri denemiş. “Sonunda oldu demiş.”
Sihir ile tüm köylüler kurtulmuş ve cadı artık köyü terk etmek zorunda kalmış. Tüm köy halkı kıza teşekkür etmeye gelmiş. Bizim akıllı kız da “Benim başaramayacağım şey yoktur.” demiş. Köylüler ve kız çok çoook uzun yıllar çok mutlu yaşamışlar.