Bir zamanlar, güçsüzlüğüyle bilinen bir kişi vardı ve bu kişi bir gün kahraman olmayı hayal ediyordu. Ancak çevresindekiler, onun bu hayalini gerçekleştiremeyeceğini düşünüp onunla alay ediyorlardı. Fakat o, bu durumu değiştirmeye kararlıydı. Arkadaşları, “Yapamazsın.” dediklerinde bile o, “Benim başaramayacağım bir şey yoktur.” diyerek cevap verdi.
Çalışmalara başladı ve zor olacağını biliyordu. İmkânları sınırlıydı ancak elinden geleni yapmaya kararlıydı. Her gün, eline geçen her şeyle çalıştı. Su taşırken bile egzersiz yapmayı ihmal etmedi. Ve zamanla, emeğinin karşılığını almaya başladı. Her ne zaman konu açılsa arkadaşları hep alay etti ancak o, motivasyonunu kaybetmedi ve çalışmaya devam etti. 15 yaşına geldiğinde, okulundaki herkesten daha güçlüydü ancak sadece güç yetmeyeceğini anladı. Daha fazla çalışmaya başladı ve artık kapıları tek bir tekmeyle kırabilecek kadar güçlenmişti.
Savaşa gitmeye ve ülkesinin kahramanı olmaya karar verdi. Çocukluğundan beri silahlara ilgi duyan bu genç, keskin nişancı tüfeklerine özellikle ilgi gösteriyordu ve uzmanlaşmaya başladı. Savaş sırasında, ülkesi kötü bir duruma düşerken, o düşman askerlerinin yüzde yirmisini tek bir gecede etkisiz hale getirdi.
Düşman askerlerinin bu ani kaybıyla korkudan geri çekildiği gün, o ülkesinin kahramanı olarak anılmaya başlandı. O günden bu güne kadar, onun adı ülkesinin kahramanları arasında yaşatılmaktadır.