Hikmet, Asım’a sordu “Duydunuz mu, Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geliyormuş?’ Hikmet şaşkın bir şekilde, “Nasıl yani? Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa mı geliyor?” dedi. Asım açıkladı, “Evet, halkı selamlayıp yurdumuzu Anzak’tan, İngiliz’den, Fransız’dan, Yunan’dan, Ermeni’den, Gürcü’den arındırabilmek için Ankara’ya geliyormuş.”
Ardından Mehmet söze karıştı, “Duydunuz mu Fenerbahçe’nin galibiyetlerini? Galip, İngiliz tümenine iki gol atmış. Evet, Fransız garnizonuna da üç gol atmış.” Hikmet ve Asım bu bilgiyi paylaştıktan sonra, Mehmet, “Benim annem ve babam çağırıyor. Yarın tekrar görüşelim.” dedi. Asım gülerek “Hikmet ve Mehmet evlerine dağıldı.”
Sonra Mehmet annesine sordu, “Anacım, Mustafa Kemal Paşa geliyormuş. Yarın onu görmeye gidebilir miyiz?” Annesi, “Baban ile konuşalım, izin verirse gidelim.” dedi. Akşam yemeğinde Mehmet, babasına sordu, “Babacım, izninizle Mustafa Kemal Paşa’yı görmeye gidebilir miyim?” Babası “Bak oğlum, Mustafa Kemal Paşa’yı ben de görmek istiyorum. Fakat Fransız askerleri var, bu yüzden işi gizlice yapacağız. Mustafa Kemal Paşa sabah onda geliyormuş, tamam, sekiz gibi çıkar gideriz.” Mehmet çok mutlu oldu.
Ertesi gün, Mehmet ve babası heyecanla uyanarak Mustafa Kemal Paşa’nın geleceği alana gittiler. Mehmet, Paşa’nın yanına koştu ve heyecanla sordu, “Af buyurun Paşam, size bir soru sorabilir miyim?” Mustafa Kemal Paşa gülümseyerek “Tabii ki, çocuk.” dedi. Mehmet sordu, “Paşam, yurdumuzu kurtaracak mısınız?” Paşa gülerek yanıtladı, “Çocuk, sen hep mutlu kal. Biz tabii ki yurdumuzu kurtaracağız.”