LGS’ye son 50 gün kalmıştı, ben dahil bütün arkadaşlarım stresliydi ve ne yapacağımızı bilmez hâldeydik. Kafamızı dağıtmak için o akşam dışarı çıktık ama pek fayda ettiği söylenemezdi kahvemi yudumlarken aynı anda sınavı düşünüyordum.
O esnada aklıma bir fikir takıldı acaba bu 50 günün neredeyse tamamında hocalarımdan destek alıp bitirirsem sene sonunda başarıya ulaşabilir miyim? Oradan ayrılıp hızlıca eve gittim ve son 50 gün için en iyi ders çalışma yöntemlerini bir çırpıda araştırıp belli bir alanda topladım ve kendim için en uygun olanı seçtim. Artık hazırdım ve kolları sıvadım tam o esnada içimden şu sözü söyledim: ”Benim başaramayacağım şey yoktur.” Süreç başlamıştı her gün düzenli bir şekilde ve rutinime ara vermeden devam ediyordum. Çok heyecanlıydım sınav için ama heyecanım yüzünden de soru kaçırmak istemiyordum. Bu dönemde arkadaşlarım ve öğretmenlerim bana çok yardımcı oldu ve sınav günü geldi çattı. Sınavdan önceki gece çok heyecanlıydım ve bu heyecanıma yenik düşüp erken kalkıp fazla uyumamıştım. Sabah saat on sularında okula giriş yapmıştım. Sınavın başlamasına daha yarım saat vardı. Yarım saati çok görmeyin o esnada su gibi aktı bu yarım saat ve sözel oturum başladı. Elimden geleni ardıma koymadım ve sözel bölümü rahat bir şekilde bitirmiştim. Sayısal tabii ki de daha zor olacaktı ancak sayısalda aşmıştık ve sınav sonunda her şey bitti mi? Bu kadar mıydı? diyerek kendime sorular sormaya başladım.
Okuldan çıktıktan sonra fark ettim ki uzun zaman sonra çalışmama gerek yoktu. Artık açıklanmasını bekliyordum ve o gün geldi. Heyecanımdan sınav sonucumu annem açmıştı ve tam 492 puan alıp okul birincisi olmuştum ve emeklerimin karşılığını aldığım için çok mutluydum. Tabii ki sonuçta demiştim, benim başaramayacağım şey yoktur, diye.