Einstein, zamanın göreceli olduğunu söylerken aslında bir futbol maçının heyecanını da tarif ediyor olabilir mi? Düşünün ki, favori takımınızın maçı var ve skor berabere. Maçın son dakikaları ve takımınız bir gol atarsa şampiyon olacak. İşte o son dakikalar, saniyeler hatta bir saat gibi uzun ve heyecanlı geçer. Fakat eğer aynı dakikaları, takımınızın rahat bir skorla önde olduğu bir maçta geçiriyorsanız, bu kez zaman su gibi akıp gider.
Fanatik bir taraftar için de zaman farklı işler. Maç günü gelene kadar beklemek saatlerin ne kadar yavaş geçtiğini hissettirir. Ama maç başladığında, doksan dakika çabucak geçiverir. Eğer takımınız kazanırsa zaferin tadı bir ömür gibi gelir, kaybederse üzüntü bir dakika içinde bile olsa çok ağır basar.
İşte futbol ve Einstein’ın izafiyet teorisi, hayatımızın farklı alanlarında nasıl da benzer hisler uyandırabiliyor. Her ikisi de zamanın ve olayların, bizim durumumuza ve bakış açımıza göre nasıl değişebileceğini bize gösteriyor. Belki de önemli olan, her anın keyfini çıkarmak ve her dakikanın değerini bilmektir, futbolda olduğu gibi hayatta da.