Eminim her çocuk benim gibi çoğu yemeğin yanında ev yoğurdu yemek zorundadır. Yanlış düşünüyor da olabilirim. Belki her çocuk zorunda değildir ancak şu son zamanlarda ben zorundayım. Neden mi? Çünkü annem hazır yoğurtların içinde çok sayıda zararlı madde olduğunu söylüyor. Hani şu çoğumuzun yemeyi çok sevdiği, lezzetli olması için katkı maddesi, raf ömrü uzun olsun diye koruyucu maddeler içeren hazır yoğurtlar. Annem sağlıklı olalım diye satın aldığımız yoğurtların tamamen hastalık sebebi olduğunu söylüyor. Elbette ki bu bilgileri okuduğu sağlıklı ve organik beslenme kitaplarından ediniyor.
Bir aydır sürekli ev yapımı yoğurt yiyorum. Daha doğrusu yemeye zorlanıyorum. Üstelik sadece ben değil ağabeyim de zorunluluktan yiyor. Önce anneme karşı geliyor, yememek için direniyor. Durmadan anne neden bize bu yoğurdu yediriyorsun diyor. Sonra annem başlıyor anlatmaya: “Kas yapar, yağ yakar, direnci arttırır…” Ağabeyim de paşa paşa yemek zorunda kalıyor. Neymiş efendim, içindeki probiotikler bağırsaklarımızı besleyip güçlendiriyormuş. Hastalıklara karşı vücut direncimizi artırıyormuş. Doğal antibiyotikmiş. Boyumuzu uzatır, cildimizi güzelleştirirmiş. Uykumuzu düzenlermiş. Dersin başında ,ödev yaparken niye uykumun geldiğini şimdi anlıyorum. Bence bizim gibi çocuklar yoğurt yememeli yoksa ders çalışamazlar. Bu da benim bu konudan çıkarımım.
İşin kötüsü annem bitmeden yenisini daha özenle yapıyor. Yoğurtsuz günümüz geçmiyor. Sütü sütçüden alıyor, güzelce kaynatıyor. Çoğunlukla ocakta unutup taşırıyor. Sonra niye unuttum ben diye söyleniyor. Bize de onu lafa tuttuğumuzu söyleyerek kızıyor. Aslında annem bizi lafa tutuyor. Ocaktan aldıktan sonra sütü kavanozlara boşaltıp biraz soğumasını bekliyor. Serçe parmağını süte batırıp sıcaklığına bakıyor. Süt elini yakmayacak ılıklığa geldiğinde, maya için ayırdığı yoğurttan azar azar kavanozlara boşaltıyor. Sonra bu kavanozları fırına koyuyor. Fırının kapağı kapalı yaklaşık 4-5 saat bekletiyor. Daha sonra buzdolabına kaldırıyor. Kavanozlar ertesi güne kadar dolapta beklemeye devam ediyor. Sonunda binbir nazla, niyazla, daha çok korkuyla tekrar yiyoruz. Gerçi annemin yaptığı yoğurtlar piyasada bildiğimiz, reklamlarda gördüğümüz o yoğurtlara hiç benzemiyor. Hani şu iskenderin yanında, mantının içinde yediğimiz yoğurtlara.
Zor olacak ama tavsiyem annenizden size yoğurt yapmasını isteyin. Bakmayın öyle dediğime. O kadar kötü değil, birazcık ekşi sadece. Ama anne eli değmiş,sevgisi sinmiş,emek verilmiş bir yemekten, yoğurttan daha kıymetli ne olabilir. Annelerin ellerine sağlık. Umarım artık sizde benim gibi ev yapımı yoğurt yersiniz. Afiyet olsun.