Bir zamanlar, Bulut’un ailesinin bahçesinde büyük ve güzel bir elma ağacı vardı. Bu ağaç, her yıl bol miktarda lezzetli elmalar verirdi. Bulut ve ailesi, bu meyveleri toplamak ve tatmak için sabırsızlanırlardı.
Bir sonbahar günü, Bulut bahçede dolaşırken gördüğü en güzel şeyi keşfetti. Büyük, kırmızı ve mükemmel görünümlü bir elma ağacı gözlerini kamaştırdı. Bu ağaç, diğerlerinden farklıydı; yaprakları daha parlak, elmaları daha büyük. Bulut heyecanla annesini ve babasını çağırdı, “Gelin, gelin! Gördüğüm en güzel şeyi göstermek istiyorum!” diye bağırdı. Ailesi, onu merakla takip etti.
Bulut, gösterdikleri yerde durdu ve parmağıyla mükemmel ağacı işaret etti. “Bu, gördüğüm en güzel şey!” dedi Bulut gururla. Ailesi, Bulut’un gösterdiği ağacı hayranlıkla inceledi. Gerçekten de, bu ağaç diğerlerinden farklıydı. Annesi gülümsedi ve “Evet, gerçekten harika görünüyor. İnanılmaz bir elma ağacı!” dedi. Babası, Bulut’a dönerek, “Bu ağacın bakımıyla sen ilgileneceksin, tamam mı?” dedi. Bulut sevinçle başını salladı. “Tabii ki, babacığım! Ben bu ağaca iyi bakacağım!” diye cevapladı.
Bulut, o günün gecesinde bu güzel ağacı düşünerek uyudu. Artık bahçedeki en güzel şeyin o olduğunu biliyordu. Her gün, bu ağaca özenle bakıyor ve büyümesine yardımcı oluyordu. Yıllar geçtikçe, o güzel ağaç daha da büyüdü ve daha fazla elma verdi. Bulut, onunla gurur duyuyor ve herkese göstermek istiyordu. O güzel ağaç, Bulut’un bahçesindeki en değerli varlık haline geldi.
Sonuç olarak, Bulut’un gözünde, bahçedeki en güzel şey her zaman o mükemmel elma ağacı olacaktı.