Gündüz dünyasında yaşayan Ali, enerjisiyle meşhur bir çocuktu. Uykuya geçiş yapmak onun için oldukça zordu çünkü gün boyunca sürekli oyun oynamak ve hareket etmek istiyordu. Gündüz dünyası, neşe ve oyunla dolup taşan bir yerdi. Herkes güler yüzlüydü ve yaşam enerjisiyle dolup taşıyordu.
Gece dünyasının karanlığına mahkum Mahmut ise tam bir zıt karakterdi. Karanlıktan korktuğu için gece dünyasını sevmezdi. Geceleri evinde lamba ışığında televizyon izlemek, gece dünyasındaki tek eğlencesiydi. Ancak bu rutin ona hep bir eksiklik hissi verirdi. Mahmut, karanlık gecelerde dışarı çıkmaktan kaçınır, gündüz dünyasının aydınlığına olan özlemini hep içinde taşırdı.
Bir gün, Ali ve Mahmut’un yolları kesişti. Ali, gece dünyasında yaşayan Mahmut’u gündüz dünyasındaki enerjisiyle tanıştırdı. Ali’nin neşesi, Mahmut’un karanlıkla mücadelesine bir nebze olsun ışık getirdi. Birlikte gündüz dünyasında ve gece dünyasında deneyimler paylaştılar. Ali, Mahmut’u gündüz dünyasının güzellikleriyle tanıştırdıkça, Mahmut’un gece korkusu bir nebze olsun hafifledi. İkisi birbirlerine karşı farklı dünyaları keşfettiler ve birbirlerini tamamladılar. Bu dostluk, gündüz dünyasının neşesiyle gece dünyasının sükuneti arasında güzel bir denge kurdu.