Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Dünyadaki her şey kadının eseridir” derken kadının toplum içindeki önemini ve değerini vurgulamak istemiştir.
Zaten Atatürk’ün sözünün doğruluğuna tanıklık etmek için şöyle bir etrafımıza bakmamız yeterlidir. Her yerde dünün küçük kız çocuğu olan annelerimizin dokunuşları, emekleri vardır. Toplumu şekillendiren kadınlardır ve toplumu şekillendiren kadınların eğitim, kabiliyet ve yetenekleri ne kadar yüksek olursa o toplumun kalite değeri de o kadar yüksek olur.
Doğduğumuz günden itibaren attığımız her adımda, aldığımız her kararda annelerimizin bize aşıladığı bakış açıları, değerler, fikirler etkili olur. Kendi birikim, görgü ve bilgileri ölçüsünde yol gösterici olurlar. Bu noktada kadınların iyi eğitim almasının çok önemli olduğunu belirtmek gerekir. Kadınlar ne kadar iyi eğitim alırlarsa önce kendilerine, sonra da etrafındakilere o derece fazla desteği ve faydası olur. Okulda aldıkları eğitim sayesinde dünyaya dair kendi bakış açılarını, kültürlerini, algılarını geliştirebilirler. Ancak eğitimi sadece okula gidip sınıfta oturmak, ders dinleyip sınavlara girmek olarak da kısıtlamamak gerekir. Okulda bir arada olduğu farklı şehirlerden, ailelerden, kültürlerden gelen arkadaşları ve onların değişik davranış şekilleriyle karşı karşıya kalırlar. Bu çeşitlilik her anlamda zenginlik katar.
Örneğin, sadece ilkokul eğitimi alan bir kız çocuğunu ele alalım. Kısıtlı bir çevrede, kısıtlı bir ortamda derslerini görür. Kendisini ve vizyonunu geliştirme imkanından mahrum kalır. Büyük ihtimalle belki de ailesi fikrini dahi sormadan evlendirilip çoluk çocuğa karışır. Bu kızın kendi kız çocuğu olursa da bir mucize olmazsa, büyük ihtimalle yine o küçük çevrede annesinin yaşadığı hayatın izinden gidecektir.
Oysa aynı kız çocuğu ortaokul, lise ve üniversiteye devam ederse kız ve erkek yaşıtlarıyla bir arada olma şansı elde eder, insanları daha iyi tanır. Ayrıca kendini, kabiliyetlerini, yeteneklerini, sınırlarını daha iyi tanıdıkça, haklarını öğrendikçe, bilinci arttıkça kendine olan güveni de artar. Kendine daha çok güvenen bir kadın geleceğine dair daha iyi kararlar alır, daha sağlam adımlar atar ve daha sağlıklı ilişkiler kurar. Eğitim için başka bir şehre veya ülkeye giderse de farklı bir ortamda ve kültürde yaşamanın avantajlarını deneyimler. Böyle bir ortamda yetişen kız çocuğu elde ettiği akademik başarıların yanı sıra o çevrenin getirdiği entelektüel birikim, tecrübe ve sosyal çevrenin avantajlarını da kullanır.
Netice itibariyle, eğer nitelikli nesiller yetiştirmek ve nitelikli bir toplum inşa etmek istiyorsa bu bilinçte yetişen kadınların sayısını arttırmalı ve elde ettiği birikim ve tecrübelerin adeta bir miras gibi anneden kızına geçmesini sağlamalıyız.