Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken iken eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış. Karlar ülkesinde bir çocuk yaşarmış. Adı Ayşe imiş. Ayşe çok neşeli ve meraklı bir çocukmuş. En çok da kar topu oynamayı severmiş. Her sabah erkenden kalkar, kar tanelerinin penceresine vurduğunu dinler, sonra da hemen dışarı çıkarmış. Kar topu yapar, kardan adam yapar, kızakla kayar, kar melekleri yaparmış. Kar ülkesindeki bütün çocuklar Ayşe’yi tanır, onunla oynamak isterlermiş. Bir gün Ayşe, kar ülkesinin en büyük dağına tırmanmaya karar vermiş. Çünkü orada çok güzel ve parlak bir şey görmüş. Merakına yenik düşen Ayşe, sırtına bir çanta alıp yola koyulmuş. Dağa doğru ilerlerken, kar ülkesinin hayvanlarıyla karşılaşmış. Bir kurt, bir ayı, bir tilki, bir engerek yılanı ve bir akrep, Ayşe’ye eşlik etmek istemişler. Ayşe de onları sevinçle kabul etmiş. Dağa yaklaştıkça, Ayşe’nin gördüğü şeyin ne olduğu belli olmaya başlamış. Bir kristal saraymış. Pırıl pırıl parlayan, bembeyaz bir kristal saray. Ayşe ve hayvan arkadaşları, sarayın kapısına geldiklerinde, içeriden bir ses duymuşlar. “Kim o?” diye sormuş ses. Ayşe cesurca, “Ben Ayşe. Kar topu oynamayı çok seven bir çocuğum. Sen kimsin?” diye cevap vermiş. Ses, “Ben Fatma. Kar ülkesinin kraliçesiyim. Seni buraya ne getirdi?” diye sormuş. Ayşe, “Senin sarayını gördüm ve çok beğendim. İçeri girebilir miyim?” diye dilekçe etmiş. Fatma, “Tabii ki. Ama önce bir şartım var. Eğer kar ülkesinin en güzel kar topunu yapabilirsen, seni sarayıma davet ederim.” diye teklif etmiş. Ayşe, “Tamam. Ben kar topu yapmayı çok iyi bilirim. Hadi yarışalım.” diye kabul etmiş. Böylece Ayşe ve Fatma, kar topu yapmaya başlamışlar. Ayşe, hayvan arkadaşlarının da yardımıyla, en büyük ve en yuvarlak kar topunu yapmış. Fatma ise, kristallerden ve buzdan, en parlak ve en renkli kar topunu yapmış. Sonunda, kar toplarını birbirlerine göstermişler. Ayşe, Fatma’nın kar topunu görünce çok şaşırmış. “Oooo, bu ne kadar güzel bir kar topu. Bunu nasıl yaptın?” diye sormuş. Fatma, “Bu, kar ülkesinin sihri. Benim gücümle, karı istediğim şekle sokabilirim. Ama senin kar topun da çok güzel. Bunu nasıl yaptın?” diye sormuş. Fatma, “Bu, kar ülkesinin eğlencesi. Benim sevgimle, karı istediğim gibi oynayabilirim. Ama senin kar topun daha güzel. Sen kazandın.” diye itiraf etmiş. Fatma, Ayşe’nin dürüstlüğüne ve nezaketine çok sevinmiş. “Sen çok cesur bir çocuksun. Seni sarayıma davet ediyorum. Gel, beraber kar topu oynayalım. Kazanan 1000$ alır” diye teklif etmiş.
Ayşe, Fatma’nın davetini memnuniyetle kabul etmiş. Saraya girdiklerinde, kar ülkesinin bütün güzelliklerini görmüş. Kar kristalleri, kar yıldızları, kar çiçekleri, kar kuşları… Her şey çok harika görünüyormuş. Fatma, Ayşe’ye sarayını gezdirmiş, sonra da beraber kar topu oynayıp eğlenmişler . Ve Ayşe kazanınca Fatma sözünü tutup ona 1000$ vermiş. Ayşe, Fatma ile çok iyi arkadaş olmuş. Her gün onu ziyaret etmeye gitmiş. Fatma da Ayşe’yi çok sevmiş. Ona kar ülkesinin sırlarını öğretmiş. Böylece Ayşe, kar topu oynamayı daha da çok sevmiş. Ve onlar, hep mutlu yaşamışlar.