Einstein’a “İzafiyet teorisini kısaca açıklar mısınız?” diye sorduklarında Einstein “”Elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi
gelir. Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir. İzafiyet budur.” cevabını verir. Bu zamanın göreceli olduğunu ve onu nasıl algılamak istiyorsak öyle geçtiğini savunur ki bu bence çok haklı bir söylemdir. Sonuçta hayatın her zaman aynı hissettirdiğini söylemek yanlış olur. Somut bir kanıtım olmasa da ben zaman ve mutluluğun ters orantılı olduğunu düşünüyorum. Düşününce ne zaman bir şey bana keyifli gelirse onunla geçirdiğim vakit hep kısa gelir. Bu bana keyif vermeyen şeylerin durumu da bunun tam tersidir. Mesela markette veya herhangi bir yerde sıra beklemek. 40 dakika oyun oynamakla 40 dakika sıra beklemek arasında devasa fark vardır bence. Einstein’ın da savunduğu durum budur. Fakat hayatın eğlencesi bunda değil midir düşünülünce? Eğer bize gerçekten keyif veren bir şeyle uğraşmak bize keyif vermeyen bir şeyle uğraşmakla aynı olsaydı bize keyif veren herhangi bir şeyin önemi kalmazdı. Aslında yeterince düşünürsek bu önem kavramının da zamanın içinde olduğunu çıkarabiliriz. Sonuçta daha önce de söylediğim gibi hayat ne kadar değerliyse bize bahşedilen vakit de o kadar değerlidir. Bunları çarçur etmek hem zamana hem de hayata büyük bir ihanettir. Bunu bir örnekle açıklamam gerekirse şöyle derdim: Sizin banka hesabınıza her gün 24.000 Lira yatırıldığını ve bunları istediğiniz gibi harcamanın serbest olduğunu düşünelim. Ancak her gün bu para silinecek ve yerine yeni bir 24.000 Lira gelecek. Eğer siz bu paranın hepsini vaktinde harcamazsanız boşa gider değil mi ? E biriktirme izniniz de yok. Neyi harcayabildiyseniz o kadar. Bu metafor üzerinden anlatılınca ne kadar da şaşırtıcı geliyor değil mi ? Aslında vaktimizin sınırlı olduğunu, ne kadar uğraşsak da geri alamayacağımızı fark ettiriyor bize.
İzafiyet Teorisi
(Visited 15 times, 1 visits today)