Kavurucu yaz sıcağının altında arkadaşlarımla koşuşturduğum sıradan bir gündü. Her zamanki gibi yakar top oynuyorduk. Dışarıda o kadar çok oynamıştık ki alnımızdan terler akıyordu fakat artık alışmıştık. Tek odaklandığımız şey ortada en son kalan arkadaşımız Zeynep’in kazanıp kazanmayacağıydı.
Kazananı belirleyecek olan geri sayıma başlamıştık ki gözüm, kedim Duman’a takıldı. Çok meraklı bir kedi olduğundan dolayı sürekli mahallede gezinir, bir şeyler karıştırıp dururdu. Fakat bu sefer bir eve doğru gidiyordu, hem de küs olduğumuz komşumuzun evine.
Oyunu bırakıp Duman’ın peşine düştüm çünkü o eve girmesini istemiyordum. Onu tam yakalamak üzereyken evin açık olan penceresinden atladı ve içeri girdi. Ne yapacağımı bilmiyordum. O sırada arkadaşlarım yokluğumu fark etmiş olmalılar ki yanıma geldiler. Durumu anlatırken birden evin kapısı kendi kendine açıldı. Sıcaktan hayal görüp görmediğimi anlamak için arkadaşlarıma baktım ve şaşkınlıkla bakan gözlerinden anladım ki sadece filmlerde görebileceğimi sandığım bu olay tamamen gerçekti.
Hiçbirimizin içeriye girmeye cesareti yoktu, fakat Duman’ın başına bir şey gelmesini istemediğim için istemeye istemeye aralık kapıya yöneldim. Benim ardımdan arkadaşlarım da teker teker girdiler. Gündüz vakti olmasına rağmen perdeler kapalı olduğu için içerisi kapkaranlıktı ve havada mide bulandırıcı bir koku vardı. O sırada vaktinin birçoğunu kurgu filmleri izleyerek geçiren Cemil: ‘Filmlerde bir ceset olduğu zaman hep kötü koktuğunu söylerler.’ dedi. Hepimizin içini bir korku saldı.
Karanlıktan önümü bile göremiyordum. Yavaş yavaş ilerlerken hareket eden bir şey gördüm. Daha da korkmaya başladım ve hareket eden her neyse Duman olduğunu umuyordum. Tam o sırada ayağım yerdeki bir cisme takıldı ve yere düştüm. Ne olduğuna anlam vermeye çalışıyordum ki arkadaşlarımın korku dolu bakışlarını gördüm. ‘YERDE BİR CESET VAR!’ diye bağırdı Pınar. Dikkatle baktığımda gerçekten de cesede benzeyen bir şey vardı fakat buna inanmak istemiyordum.
Korkudan neredeyse aklımızı kaybedecektik ki birden oda aydınlandı. Bir cesetle yan yana olduğumu düşünmekten ışığı açanın, kucağında Duman’la ev sahibi olduğunu fark etmedim bile. Yere tekrar baktığımda gördüm ki aslında ceset sandığımız şey, rulo yapılmış bir halıydı.
O kadar garip bir olaydı ki oradan nasıl çıktık, komşumuzla neler konuştuk hiç hatırlamıyorum bile. Fakat en sonunda öğrendik ki rulo yapılmış halı, üzerine bir şey döküldüğü için yıkamaya götürülmek üzere sarılmıştı ve koku da buradan yayılıyordu. Kendi kendine açılan kapı ise Duman’ın marifetiydi. O günden beri bu olay her aklımıza geldiğinde yaşadığımız korkuyu düşünür ve güleriz.