Dünden ders çıkar. Çünkü insanın gelecekte gerçekleştireceği eylemler geçmişte edindiği tecrübelerden çıkardığı derslerin tezahürüdür. Geçmişte tecrübe ettiklerinden ders çıkaran insanlar aynı hataları tekrar yapma oranlarını azaltır. Öyle ki zeki insanlar sadece kendi tecrübelerinden değil, yaptıkları gözlemlerden ve çevrelerindeki insanların davranışlarından da ders çıkarır. Kendini hiç güncellemeyen, bütün eylemlerinin haklılığını ısrarla savunan ve hatalarından ders çıkarmayan insanlar kendilerini bir felakete sürüklenir hâlde bulur; tıpkı geçmişteki hatalarından ibret almayan toplumlar gibi. Bu gafil toplumlar da tıpkı bu inatçı insanlar gibi felakete sürüklenmiştir. Hatta gafletlerinin bedelini ağır ödemiş ve tarihin tozlu sayfalarına karışmışlardır. Sonuç olarak anlaşılabilir ki insanlar ancak hayatlarında edindikleri tecrübelerden ders çıkararak kendilerini geliştirebilir. Aksi takdirde insan cehaletinin esiri olur ve çürümeye yüz tutar.
Bugünü yaşa. Ne kadar günümüzde bir hayli popülerleşip klişeleşmiş bir ifade olsa da “Carpe diem”, yani anın tadını çıkar. Çünkü yaşadığın her saniye senin hayatından eksiliyor. Nerede yaşıyor olduğuna bağlı olarak ortalama 70 yıllık insan ömrünün hiçbir anı kendine işkence etmeye ve vaktin tadını çıkarmamaya değmez. Özellikle gözümüzü açıp kapayıncaya kadar yılların geçtiği günümüz dünyasında her an çok değerli ve bu anları yaşamaya değer kılmak bizim elimizdedir. Biz istesek de istemesek de zaman geçecek ve keyif almaya bakmak bence bu zamanı geçirmenin en iyi yollarından biri. Tabi bunu yaparken aşırıya kaçmamak da önemli çünkü anlık keyifler için ebedi keyifsizliklere sürüklenmeyi kimse istemez. Kısacası anın tadını çıkarmak her birey için zaruridir ama uzun ve huzurlu bir yaşam anlık keyiflerin arasında yitip gitmemelidir.
Yarın için ümit et! Çünkü umut sadece fakirin değil, tüm insanlığın ekmeği ve güç kaynağıdır. Ümit etmeyen insan aynı kurak toprak gibi yeşeremez, güzelleşemez, değerini kaybeder ve aslında sahip olduğu nitelikleri yitirir. Ümitsiz insan hayatın zorlukları karşısında ayakta durmakta güçlük çekmesinin yanı sıra yaşamı ona bir lütuf değil bir işkence gibi gelir ve hayatı kendine zehir eder. Aklınıza gelebilecek her türlü olumsuzluğa karşı ümit duygusu bir panzehir görevi görür ve içinde bulunduğunuz durum size ne kadar vahim gelirse gelsin bundan kurtulmanıza yardımcı olur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” sözü, hayatımızda zorlandığımız noktalarda bize ışık tutmalı ve yol göstermelidir. Nitekim Atatürk de millet ve memleketin içinde bulunduğu durumlara bu bakış açısıyla yaklaşmış ve yurdumuzun özgür ve bağımsız bir yer haline gelmesine önderlik etmiştir.
Kısacası, bize bu üç öğüdü aktaran Einstein’ın perspektifi insanlık için en yararlı olacak bakış açılarından biridir. Einstein bu üç öğüdü içeren önermesiyle insanlara her çağda, her durumda ve her sıkıntıda her türlü kapıyı açabilecek bir anahtar vermiştir.