Hayatta mutlu olmamış bir insan düşünülemez. En azından bir kere olur insan mutlu. Lakin ben Hüseyin, hayatta hiç mutlu olmamış biriyim. Şu 63 yıllık hayatımda bir kez bile mutlu olmayı beceremedim. Küçüklüğümden beri ne kadar çabalasam da yapamadım şu mutlu olma işini. Annemi ve babamı çok erken yaşlarda kaybetmişim, onları tanıma şansım olmadı. Belki de benim mutluluk duygumu elimden alan bu trajik olaydır. Onları kaybettikten sonra beni teyzem büyüttü. Teyzem ölmeden hemen önce bana aldığı bir kedi almıştı. Aileme kabul ettiğimden beri asla yalnız bırakamadım kedim Tekir’i.
Yine günlerden bir gün kedim o eşsiz ve bitmeyen enerjisi ile evin camından atlayıp ,evim birinci katta yani yüksekte değil, dışarı çıktı. Bunu sık sık yapardı fakat geri gelmeyi ihmal etmezdi. Oturduğum yerden kalkıp kedimin nereye gittiğini görmek için cama gittim. Kedim küs olduğumuz komşumuzun kapısına doğru koştu ve gözden kayboldu. Kapı açıldı içeriden tuhaf bir koku geliyordu. Biraz bekledim fakat kapıdan kimse çıkmadı. Tam neler olduğuna bakmaya gidecekken küçük bir kız çocuğu elinde Tekir ile birlikte evden çıktı. Çocuğun üstünde doğru düzgün hiçbir şey yoktu. Hemen apar topar evden çıktım. Çocuğun yanına gittim. Çok titriyordu, belli ki üşüyordu. Üzerimdeki paltoyu çıkarıp kıza verdim. Kız hemen giydi. Elinde hala Tekir’i tutuyordu. Ona ismini sordum ama kız uzun bir süre cevap vermedi. “Küs olduğum komşumun evinde bu kız ne arıyordu acaba?” diye düşündüm. Evdeki kokunun kızdan kaynaklı olduğunu anladım. Uzun zamandır yıkanmadığı apaçık ortadaydı. Kız o sırada konuşmaya başladı: Benim ismim yok, annem ve babam kim tanımıyorum. Uzun zamandır sokaklarda yaşayıp sığınabileceğim bir ev ve yiyebileceğim yemek, içebileceğim bir su arıyorum. Bu evde terk edilmişti ben de burada kalmaya karar verdim. O an anladım ki ben bu kız çocuğu ile aynı kaderi yaşıyordum. Her ikimizin de ailesi yoktu. O gün hayatımın en büyük kararını verdim: Kızı evlat edindim ve ona Lale ismini ,annemin ismi, verdim. Onu büyüttüm; yemeğini, suyunu verdim; korudum, kolladım; birlikte büyüdük. Yaşım 57’yi gördüğünde kanser teşhisi konuldu. O gün Lale’nin doğum günüydü, 21. yaş günü.
Yaşım 61’e gelince Lale’de bir şeyleri fark etmeye başladı. Ona olan bitenleri açıkladım. O ağladı, ben ağladım. 22 Ağustos 2013’te ,yani 63. doğum günümden 12 gün sonrası, hastane odasında yatarken yanımda duran ve elimi tutan Lale’ye baktım ve düşündüm: Gerçekten mutlu olmuştum ve mutluydum. Lale hayatımı değiştiren, beni yani bu hayatta mutlu olmayı becermeyen bir adamı mutlu etmeyi başarmış bir melekti adeta. Gözümden bir damla yaş süzüldü, ağzımda hafif bir gülümseme ile birlikte Lale’ye son kez baktım ve sonsuz bir uykuya daldım.