Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış.
Bu köyde “Ceren” adında bir kız yaşarmış. Ceren hayvanlarla konuşabiliyormuş. Fakat kaplanlarla konuşamıyormuş çünkü kaplanlardan korkuyormuş.
Bir gün Ceren kayalara tırmanmak üzere yola çıkmış. Kayalıkların arasından geçerken zorlanan Ceren: “Umarım uğraştığıma değer harika bir şey bulurum. ” demiş. Tırmanmış, tırmanmış, tırmanmış. Karnı acıkınca çantasından biraz çilek, ahududu ve kiraz çıkarmış.
Tam meyveleri yemek üzereyken kayalıklar sallanmaya başlamış. Ceren, hayvan arkadaşlarını çağırmış ama kimse duymamış. Ceren’in tek bir çaresi kalmış. Kaplanları çağırmak. Ceren ne kadar korksa da kaplanları çağırmış. Kaplanlar geldiğinde onlardan kendisini kurtarmalarını istemiş. Kaplanlar oldukça kibar hayvanlarmış, Ceren’i kurtarmışlar. Ceren artık kaplanlardan korkmuyormuş, onlarla birlikte köye geri dönmüş. Artık yeni arkadaşlara sahip olan Ceren çok mutluymuş.