Anadolu Bir Yaşam Hikayesi

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken eski zamanlardan beri Anadolu’nun doğayla iç içe yemyeşil olan bir köyünde, Zeynep ve Cansu adında iki yakın arkadaş yaşarmış. İkisi de köylerinin neşeli, yardımsever, zeki, dürüst gençleriymiş. Birbirleriyle çok iyi anlaşırlarmış. Birlikte oyunlar oynar, doğada keşif yapar, köylerinin güzelliklerinin tadını çıkarırlarmış.

Bir gün, köylerine büyük bir festival düzenlenmiş. Festivalde, köy halkı dans etmiş, müzik dinlemiş, yarışmalar düzenlemişler, lezzetli yemekler yemiş. Herkes neşe içinde eğlenmiş. Festivalde köy halkı köylerini daha da güzelleştirmek için belli kararlar almışlar. Bunun için Zeynep ile Cansu’yu görevlendirmeyi istemişler. Çünkü herkes onların fikirlerini çok mantıklı bulurmuş. Zeynep ve Cansu bu teklifi büyük bir heyecanla kabul edip, her zaman yaptıkları gibi yeni yerler keşfetmek için yola koyulmuşlar.

Köylerinde bulunan Büyük Dağ’ın ardındaki nehre gidip bir süre bu güzel manzarayı izlemişler, daha sonra dağların üzerinde çok değerli doğal taşların olduğunu fark etmişler. O kadar güzellermiş ki gözlerini taşın üzerinden alamamışlar. Hemen köylülere güzel haber vermişler; bu taşlarla çok güzel takılar tasarlayabilir, daha sonrasında bunları şehir içinde veya şehir dışında satabilirlermiş. Köylüler büyük bir heyecanla kızların fikirlerine katılmışlar. İşe koyulup taşlardan takılar yapmaya başlamışlar. Yaptıkları takılar tüm ülkede tanınmaya ve ilgi görmeye başlamış. Zeynep ve Cansu sayesinde köyleri daha temiz, daha canlı ve daha iyi bir hale gelmiş. Herkes onlarla gurur duyarmış. Kızlar mutlu bir şekilde gün batımını seyretmişler. Dostlukları daha da güçlenmiş. Köylerinde birlikte mutlu yaşamışlar.

(Visited 23 times, 1 visits today)