Sahil

İş çıkışı sahilde yürümek istedim. Rüzgâr tatlı tatlı yüzümü okşarken içim huzurla doldu. Denizin yüzeyinde sektirmek için yerden bir taş almak için eğildiğimde içimde birden hayatla ilgili her şeye karşı bir tiksinti belirdi ve zihnimi kara bulutlar kapladı. Bu duygular sanki kara bir kuyuymuşçasına beni kendine çekiyordu. Gittikçe bulanan içimle beraber bu kuyu derinleşiyordu. Tiksinti, nefret, kaygı, korku ve her şeyi kaybetmek… Neşeli yazı, kuşların cıvıltısını, umutla parlayan güneşi ve adeta bu manzarayı tamamlayan ufuğa doğru giden denizi ve parlayan küçük kum tanelerini yutuvermişti bir anda arkasında hiçbir iz bırakmadan. Büyümeye devam eden bu kuyuda ben de benliğimi kaybediyordum. Bunca yıl sonra, son yaşanan olaylardan sonra bu kadarını bünyem alamamış mıydı? Nereden çıkmıştı şimdi bu boşluk? Yoksa hep kendi içime gömdüğüm bir karadelik miydi? İnsanlığımı yok eden bu uğultular çevremi de yabancılaştırıyordu. Sancılarımın bir sonu olacak mıydı artık? Umut dolu duygularımın beni terk ettiği bu sahilde yapa yalnız kalmıştım artık.

Kafamdaki sesler susmaya başlamasıyla beraber tüm dünya bir anda sessizleşti. Gözlerimi açabildiğimde koskocaman bir karanlıkla karşılaştım. İçimdeki korkuların büyümesi miydi bu karanlık? Kendimi korumak adına herkesi kendimden uzaklaştırmanın bir sonucuydu belki de. Ama hayır, sana karşı olan tüm güzel duygularımın karşılığıydı bu. Benim bu mükemmeliyetçi oluşumumun ve “kusursuz kişiliğimin” de baş yaratıcısı olan ama içimdeki çocuğu başkalarını sevmekten, sevilmekten korkutan senin eserindi. Benim içimde oluşturduğun sevgi ihtiyacı bir kuyuya dönüşüvermişti.  Çevresinde ne var ne yok her şeyimi yok etmişti, insanlığımı ve sana karşı olan zaafımı dahi. Tüm çabama rağmen benden çekip gittiğin gün, kendinle beraber tüm sevgimi de alıp terk etmişsin. Küçük yaşta bende açtığın yaraya bak şimdi. Ömrümü neredeyse yarıladım, bu zamana kadar birçok şey gördüm ve öğrendim. Ancak anlaşılan o ki hala kendi yaralarımı kapamayı öğrenememişim ve şimdi bunlar derinleşerek bir kuyu oluşturdular. Bu sahilde yapa yalnızım. Kararan çevrem, sulanan gözlerim, bulanan midem ve dönen başımla beraber yapa yalnız…

Bu duygular ve karanlık benim bir parçamdı. Bunlarla yaşamayı ve kabullenmeyi öğrenmeliydim. Bunu başardığımda bu hiçlik dolu sahilden ayrılabilecektim. Çevreme ve sana derman olmaya çalışırken aslında içimde çok büyük fırtınaların koptuğunu fark edememiştim. Kendimle olan bu sınavımda henüz daha başarısız değildim ama başarılı da sayılmazdım. Hayatımın ilerleyen kısımlarında farklılaşan yaşantıma alışmayı öğreniyordum. Doğdum ve artık büyüyordum. Çevremi kaplayan karanlığa rağmen ilerlemeliyim, zincirlerimden kurtulmalı ve sonunda da, kendimi ve geriye kalan her şeyi kabullenebildiğim zaman, mutlu bir ölüm yaşayabilirim. Ancak ve ancak yapa yalnız olduğum bu sahilden kurtulabildiğimde…

(Visited 5 times, 1 visits today)