Evrenin kuralları nelerdir? Koskoca kainatın çalışmasını sağlayan kurallar nelerdir? İşte fizik bilimi bu sorulara cevap bulmayı amaçlar. Bu soruları insan kendisine sorar ve elde ettiği bulguları işler ve diğer bilim insanlarıyla paylaşır. Sonucunda bir kurallar bütünü oluşturulur ve bu kurallar evrenin yasaları olarak kabul edilir. Peki ya bu kurallar olmasaydı? O zaman günlük hayatımız nasıl bir hal alırdı?
Yukarıda bahsettiğim gibi fizik bilimi evreni, doğayı, çevremizi anlamamıza yarayan kuralları keşfedip, gerektiği zaman da bu kuralları güncellemeyi hedef alan bir bilim dalıdır. Bu dal yüzyıllardır bir bilim dalı olarak uygulanmaktadır fakat insanlığın başından beri insanlar fizik biliminin cevaplamaya çalıştığı sorulara felsefik cevaplar bulma arayışı içerisindelerdi. Klasik fizik ya da Newton fiziğinin başlangıcını çoğu bilim insanı Isaac Newton’un 1687’de “Principia” yani “İlkeler” adlı eserinin yazılması ve yayımlanması ile başladığını öne sürmektedir. Isaac Newton bu eserinde doğanın temel ilkelerinden ve kendi koyduğu 3 temel fizik aysasından bahsetmektedir. Bu 3 yasa ve açıklamaları şöyledir:
1. Eylemsizlik: Bir cisim üzerine dengelenmemiş bir dış kuvvet etki etmedikçe, cisim hareket durumunu (durağanlık veya sabit hızlı hareket) korur.
2. Kuvvet eşittir kütle çarpı ivme, “Temel Yasa”: F=ma: Bir cisim üzerindeki net kuvvet, cismin kütlesi ile hızının birim zamandaki değişiminin (ivmesinin) çarpımına eşittir.
3. Etki – Tepki: Her etkiye karşılık eşit büyüklükte ve zıt yönde bir tepki vardır.
Peki bu kurallar olmasaydı günlük yaşantımız nasıl etkilenirdi?
Buna sorunun cevabını aramaya ilk başta birinci yasanın yani eylemsizlik yasasının olmadığı durumları düşünerek başlayabiliriz. Bu yasaya göre bir cisme bir kuvvet etki etmediği takdirde o cisim ya durmaya devam eder ya da sabit hızla, hızını değiştirmeden hareket etmeye devame der. Bu yasanın olmadığı durumları iki şekilde düşünebiliriz. Bunlardan ilki bir cisme bir kuvvet etki etmediği takdirde de o cismin kendi kendine hızlanabilmesi ya da cismin hareket etmeye başlaması olabilir. Bu durumda sizin hayatınızdan yer yüzüne sabitlenmemiş her türlü objeyi, hatta belki iyi sabitlenmediyse yer yüzüne sabit olması gereken her türlü nesneyi unutmanız gerekirdi. Yere sabitlenmemiş cisimler rahatlıkla hareket edebileceği için kontrolsüz hareketler yapar, sizin elinizden düşerdi. Düşünsenize, telefonunuza bakmak istediğinizde telefonunuz sizden kaçıyor! Bu kuralın olmamasını böyle yorumlarsak herhangi bir ulaşım türünü de unutmanız gerekirdi çünkü her türlü taşıt son derece güvensiz olurdu. Trafikte kırmızı ışıkta aniden hızlanıp size çarpan bir araba… Pek de alışık olmadığımız bir durum değil aslında.
Bu yasanın olmadığı bir durumu yorumlayabileceğimiz ikinci şekil ise bir cisme kuvvet uygulasanız bile o cismin hareket etmemesi ya da sabit hızını koruması olarak yorumlanabilir. Bu durumda ise diğerinin aksine hiçbir hareket söz konusu değildir. Bir cismi sabit bir hıza çıkarmak için bile ona kuvvet uygulanmalıdır ve bu durumun, eylemsizliğin olmadığı bir evrende mümkünatı yoktur. ÖZellikleri ilk bahsettiğim durum ile bire bir zıt olsa bile etkileri benzerdir. Bu durumda da herhangi bir objeyi unutun çünkü zaten o objeyle etkileşime geçemezsiniz bile! Cisimlerin kontrolsüz hızlanması durumunda cisimler çok oynak olurken cisimlerin hareket ettirilememesi durumunda fazlasıyla tortul bir dünya olacaktır.
Newtonun ikinci yasası ise bir cismin kütlesi ile birim zamandaki hız değişiminin çarpımının, o cismin üzerine etki eden kuvvetlerin bileşkesini verdiği kanunudur. Bu yasa bir hayli karışık olduğu için bu yasanın eksikliğinin sonuçlarına derinlemesine dalmayıp, sadece eksikliğinde hareketin var olamayacağını söylemekle yetineceğim.
Newton’un üçüncü yasası ise her etkiye karşılık eşit büyüklükte bir tepki olduğunu söyler bize. Bu yasayı sert bir yüzeye vurduğunuzda elinizin acıması olarak nitelendirebilirsiniz çünkü sert bir yüzeye vurduğunuzda o yüzey de size eşit büyüklükte karşıt bir kuvvet uygulamaktadır. Bu yasanın eksikliğinde ise sokak kavgalarının daha yaygın olacağını söyleyebiliriz çünkü vuran kişinin elinin acımayacağını söyleyebiliriz. Aynı şekilde hiçbir dokunma, bastırma eyleminin de gerçekleşmeyeceğini, yani en azından bir anlamı olmayacağını, söyleyebiliriz. Tabii ki bu bahsettiğim durumlar etkilenen yüzeyin hiçbir karşılık vermeyeceği düşünülerek oluşturuldu.
Sonuç olarak, günümüzde yerleşmiş olan fizik yasaları olmasaydı hareket gibi birçok temel olay var olmayacaktı ve hayatımız büyük değişiklikler altında kalmak zorunda kalacaktı.