Kitabın 120. sayfasına geldiğimde elle yazılmış bir cep telefon numarası gördüm. Başta annemin veya babamın telefonla konuşurken not almış olabileceğini düşündüm ancak sorduğumda onların böyle bir not almadığını öğrendim. Umursamadan aksiyon dolu kitabıma tekrar göz attım. Numaraya baktığımda çok değişik sayılar gördüm. Sayısal loto gibi görünüyordu. Ne cep telefon numaralarında olan düzene ne de başka bir şeye benziyordu. Merakım gittikçe artıyordu.
Bir ara kendi kendime fark edemeden yapmış olabileceğimi düşündüm ancak kendi kitaplarıma bu kötülüğü asla yapamazdım. Korkum daha fazla baskın gelmeye başlayınca masamdan bir hışımla beyaz bir silgi aldım, silmeye kalktım, elim acıyıncaya kadar sildim, ancak hiçbir şey silinmedi, demek ki uzun zaman önce yazılmıştı. Kendimi bir macerada gibi hissettim. Bir anda kitaplığıma yönelip kitaplarımı yoklamaya karar verdim. Neredeyse umudumu yitirmiştim. Ancak masamın üzerinde yarı açık kitabımın üzerinde de görünce heyecanlanmış ve kendimi bu göreve adanmış gibi hissettim.
Oturma odasına gittim ve kendime ten rengi sandalyelerden bir ev oluşturdum. Çok eğleniyordum ta ki teyzemler çat kapı girene kadar. Aslında teyzemleri çok severim ancak, onlara bu maceramı anlatınca teyzemin oğlu, kuzenimin, şu aralar okulunda sayıları öğrenmeye başladığını söyleyip onu kuzenimin yaptığını öğrenince çok üzüldüm. Oysaki ben bir dedektif olarak olayı çözecektim.
Dedikten biraz sonra kardeşimin beni sarsması ile uyandım, biraz ayıldıktan sonra içimden şöyle geçirdim: “Hepsi bir rüya mıydı?”