Ben henüz küçüğüm. Annem, babam ve diğer akrabalarıma ne zaman büyüyeceğimi hep sorarım. Zaman su gibi akar geçer derler. Ama hiç de öyle değil. Her büyüdüğümü hayal ettiğimde gider defterime hayallerimi dökerim. Büyümek için hep doğum günümü beklerim. Acaba büyümek güzel bir şey mi?
Bugün güzel bir haberle başladı. Annem “Kızım yarın doğum günün.” dedi. Bu haberi duyunca sevinçten havalara uçtum. Ödevlerimi güzelce bitirdim. Ardından gidip anneme pastayı yapması için yardım ettim. Pastayı yaptıktan sonra babamdan balonları şişirmek için yardım istedim. Annem, babam ve ben balonları şişirdik. Ben üstünde “İyi ki doğdun Zehra” yazan balonları ve “Zehra 7 yaşında” yazan balonları şişirdim. Annem ve babam kırmızı, pembe, mor ve turuncu renkli balonu şişirdi. Bunu gören halam ve abim bize yardım etti. Halam sarı, yeşil ve mor rengi şişirdi. Abim bana sürpriz yaptı ve en sevdiğim renk nil yeşili olduğu için, bana nil yeşili renginde balonlar almıştı. Abim nil yeşili ve şeffaf, içinde sim olan balonları şişirmişti. Abime pompamı verdim çünkü simler boğazına kaçabilirdi. Balonları şişirdikten sonra sofrayı kurduk ve anneme her zamanki gibi yardım ettik. Yemekten sonra ben sabırsızlıkla yarının gelmesini bekleyerek ve doğum günü partimi hayal ederek uyudum.
Beklenen gün gelmişti. Annem beni “Günaydın doğum günü kızı!” diyerek uyandırdı. Hep birlikte kahvaltımızı yaptık ve doğum günüm için annemle aldığımız kıyafetlerimi giydim. Misafirler geliyordu. En sevdiğim kuzenlerim Ayça ve Asya geldi. Asya ve Ayça bol bol oyunlar oynadık. Pastanın mumlarını söndürüp afiyetle yeme vaktiydi. Çok heyecanlıydım. Herkes pastasının ilk dilimini alırken aileme bir şey söylemek istedim:
“Güzel ailem size bir şey diyeceğim. Her ne olduysa ben mumları üflediğim zaman oldu.”