Her insan rüya görür; bu tartışılamayacak bir konu ancak hiç kimse aynı rüyayı görmez. Mesela, benim rüyalarım genellikle garip olur. İşte küçükken bir rüya görmüştüm ve hala adım gibi hatırlıyorum.
Rüyamın içinde tek başımaydım; içinde olduğum oda zifiri karanlıktı. Ancak ortada çok hafif parlayan, tepsiye benzeyen bir şey vardı. Sanki içinde başka bir evrene açılan bir kapı vardı o tepsi içinde. İçine bakmak için yaklaştığım anda iki beyaz göz gördüm ve beni tepsinin içine çekti. Bir anda düşmeye başladım, sağıma soluma baktım. Bütün ailem benimle birlikte düşüyordu. Hepimiz birbirimize baktık ve korkmadık, çığlık atmadık; sadece birbirimize sahip olduğumuza şükrettik.
Sanki birbirimizi mutlu ettikçe, yer bizden uzaklaşıyordu. Herkes birbirine son bir kez “Sizi seviyorum.” dedi ve gözlerimizi kapattık. Sonra o iki gözü tekrar gördüm ama bu sefer gururlu bir gülümsemeyle. Tam da hepimiz yere çarpacakken ben uyandım.
Bu rüyayı hiçbir zaman unutmayacağım. Benim için duygusal anlamda çok önemli ve bana her zaman ailenin her şeyden önemli olduğunu hatırlatır.