Kitabın 120. sayfasına geldiğimde, sayfalar arasında kaybolmuş hissettim kendimi. Derin bir soluk aldım ve gözlerimi kitabın satırlarında dolaştırdım. Bir anda, beklenmedik bir sürprizle karşılaştım: İçinde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası belirdi.
O an, sayfanın üzerindeki harfler ve rakamlar sanki benimle özel bir iletişim kuruyormuş gibi hissettirdi. Cep telefonu numarasının yanındaki el yazısı, gizemli bir hava kattı kitaba. Gözlerim o sayfada takılı kaldı, numarayı defalarca kontrol ettim. Acaba bu kimin numarasıydı? Kitabın içinde bir başkasının gizli dünyasına bir pencere aralamış gibiydim.
Merakım beni deli etti ve bir an duraksadım. Sonra, elimi cebime attım ve cep telefonumu çıkardım. Kararsızca, o gizemli numarayı aramak istedim. Belki de bu, kitapta başka bir maceranın kapısını aralayacaktı. Yüreğimdeki heyecan, bilinmezliğin cazibesine karşı koyamadım ve parmaklarım numarayı tuşlamaya başladı. Arama tonu başladığında, içimdeki merak ve heyecan birleşerek adeta bir serüvenin eşiğinde olduğumu hissettirdi.
Telefonu kimse açmadı. Bir kez daha aradım, yine cevap alamadım. Israrcı bir şekilde son bir kere daha aradım ve duyduklarım beni şok etti. Telefonu açan küçük bir çocuktu. Kaygılı bir ses tonu ile “Merhaba.. Siz kimsiniz?” dedi. Derin bir soluk aldım ve konuşmaya başladım. “Bu telefon numarasını kütüphanede rastgele okuduğum bir kitabın 120. sayfasından buldum. Bu numarayı önce önemsememeye çalıştım fakat merakıma yenik düştüm. Sonunda bu numarayı aramaya karar verdim.” çocuk, hiçbir şey demeden güldü. Gülüşü beni endişelendirdi açıkçası. Sonra konuşmaya başladığımda sinyal kesildi ve telefon kapandı. İlginç bir maceraydı açıkçası… Bu günü hayatım boyunca unutamazdım. Bu olayın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen hala en net hatırladığım anım bu. Acaba o çocuk şu an ne yapıyor?