Ocak ayının başlarında yeni evimize henüz taşınmıştık. Evdeki eksiklikleri tamamlama adına alışverişe çıktık: mobilyalar, oyuncaklar aldık. Tam eve dönmek üzere yola çıkacaktık ki mağazalardan birinde çok ucuza satılan, çok eskilerde kullanılmış gibi gözüken bir mum bulduk. Annemi ikna etmeye çalıştım. İlk başta, “Hayır, olmaz.” dedi fakat iyice ısrar edince “Tamam.” dedi.
Eve gittiğimde ilk iş olarak anneme eşyaları yerleştirme konusunda yardım ettim. Her şeyi yerleştirdikten sonra odama gidip mum için güzel bir konum bulup çakmak ile yaktım. Kokusu muhteşemdi, portakal kokusu burnuma doluyordu. Yemek için annem çağırdı, mumu söndürdüm ve koşarak masaya oturdum. Yemek bittikten sonra lavaboya gittim, elimi yüzümü yıkadım. Üstüme pijamalarımı giymek için dolabımı açtım ve pijamamı giyerken dolabın içinde küçük bir kapı gördüm.
Anneme dolabın içinde küçük bir kapı olduğunu söyledim. Annem orada bir şey olmadığını söyledi. Söylediğimi pek de önemsemedi fakat ben o kapının ardında ne olduğunu çok merak ettim. Kapının köşelerinde minik vidalar vardı. Babamın inşaat çantasından bir tornavida alıp vidaları söktüm. Kapıdan içeriye ilk baktığımda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremedim. Hemen yeni aldığımız mumu yaktım ve bir de ne göreyim, upuzun renkli bir tünel vardı sanki uzaya açılan bir yol gibiydi.
Tünelin içine girdim ve ilerledim. Küçük bir kapı daha vardı. Meraktan hiç düşünmeyerek, büyük bir cesaret ile kapının ardına geçtim. Bizim evin aynısıydı, tünelle gittiğim evdeki annem beni içerden çağırıyordu. İçerisi nefis kokuyordu, annemin yanına sessiz bir şekilde gittim ve “Efendim” dediğimde annemin gözlerinde düğmeler vardı. Hemen tünelden geri çıktım, mumu söndürdüm, ışıkları açtım ve bir anda tünel yok oldu. Işıklar açılıp kapanıyordu. Mum yeniden yanmaya başladı ve her şey normale döndü.
Mumun bitmediğini fark ettim ve bir daha o mumu söndürmedim. Mumu yeniden aldığım yere iade ettim. Her ne olduysa, benim o mumu söndürdüğümden oldu.