Dizilere ve filmlere son derecede aşık olduğum söylenebilir, hatta direkt bağlıyım da diyebilirim. Yeni bir diziye başlayıp onun fantastik dünyasında kaybolmak, karakterlerin geçtikleri süreçlerdeki gelişimlerini izlemek, çok eskiden okuduğum bir kitabın filmini izlerken hatırladığım sahneler, beni hayatımın sonuna kadar etkileyeciğini düşündüğüm filmler veya diziler… Bu duygular bende hem merak hem de heyecan uyandırıyor. Tabii ki her dakikamızı dizi izleyerek veyahut kendimizi bir filmde kaybederek harcayamayız. Film ve dizi izlememin olumlu yönleri bulunurken olumsuz yönlerini de hiçe saymamamız gerekir.
Olumsuz yönlerinden başlayacak olursak şu örnekle başlamak isterim. Saatin akşam 9 ila 10 arasında olduğunu düşünün, bütün işlerinizi halletmişsiniz ve gününüz yorucu geçmiş. Daha yeni başladığınız diziden birkaç bölüm daha izlemeye karar veriyorsunuz ve başlıyorsunuz. Aradan bir iki saat geçiyor ama dizideki heyecan bir türlü geçmiyor, kendinize “Bir bölüm daha izlerim ve kapatırım” diyorsunuz ve devam ediyorsunuz sonrasında ise olan oluyor. Bir bakıyorsunuz, dizinin bir sezonunu bitirmişsiniz ve sabah olmuş. Her ne kadar “ben kendimi durdurabilirim” veya “en fazla 3 bölüm daha izlerim o kadar abartmam” diyecek olursanız olun, bu senaryoyu herkesin en az 5-6 kere yaşadığına eminim. İşte dizi izlememin olumsuz yanlarından biri budur, her ne kadar kendinizi durdurabileceğinizi düşünsenizde bir süreden sonra ipin ucunu kaçırırsınız ve zamanınızı büyük bir ölçüde boşa harcarsınız.
Tabii ki buna çözüm yok değil! Ben kendimce vaktimi kaybetmemek için ilk olarak birinin bölümlerinin ortalama kaç dakika olduğuna bakarım, sonrasında ise örneğin o gün sadece 2-3 bölüm izlemek istiyorsam ona göre işlemimi yapar, telefonumdan alarm kurarım. Elbette o alarmı ertelemek isteyebilirsiniz ama buradan sonrası sizin kendi öz iradenize bağlı olduğundan kendinize dur demeyi öğrenmelisiniz.
Olumsuz yanlarının yanında, artı etkenlerde bulundurur dizi/film izlemek. Örneğin belki Türkler olarak uzak olabileceğiniz çoğu kültüre diziler sayesinde bir pencerenden olsa dahi bakabilmekteyiz veya bizim kültürümüze uzak olan insanları kendimize, kültürümüze yakınlaştırabiliriz. Elbette belirtmek isterim her dizi veya film kendi ülkemizin kültürünü pek iyi yansıtmıyor fakat Türk kültürünü mükemmel bir derecede iyi bir şekilde yansıtan, ben birine Türkiye’yi anlatsam tam olarak böyle anlatırdım diyebileceğim dizilerde bulunduruyoruz bünyemizde. Bu filmlerden örnek verecek olursam şunları söylerdim; 120 (IMDb:7.3), son umut (IMDb:7), Ayla: savaşın kızı (IMDb:8.3) şeklinde bu liste ilerlemektedir ve kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim.
Dizi veya film izlememin başka bir olumlu yönü ise hayal gücümüzü geliştirmesidir. Gerçek hayatta hiç var olamayacak olayları, yaratıkları bizim için yaratan hayalperest yönetmenler sayesinde hayal gücümüzde bir sınır bulunmadığını bir kez daha gözlemleriz benim adıma. Örneğin Harry Potter serisinin yazarı Jk Rowling sayesinde dünyamıza kimsenin hayalini bile kuramayacağı yeni bir evren yerleştirdi, başka örnekler verecek olursak Açlık Oyunları gibi bir kurgu yazılmamış olsaydı eğer, çoğu şeyin daha farklı olacağına inanıyorum.
Yazımı Murathan Mungan’ın şu sözleriyle bitirmek istiyorum, “Sen hiç uykun tutmadığında tavana film perdesi koyup hayallerini oynattın mı?”