Yıllardır beklediğim o gün gelip çatmıştı işte. Bugün ablamın düğünü var, onun için her şeyi ben hazırladım. Yani elbisesini ben internetten söyledim, pastasını ben seçtim ve detayları verdim. Neyse işte ne demek istediğimi anladınız bence işte o yüzden ekstra heyecanlıyım. İnşallah her şey yolunda gider, dışında diyebileceğim bir şey yok. Yani var ama dememeliyim. Şu an şunu fark ettim, bana düğünün yerini söylemediler. Nasıl gideceğim ki şimdi ben, herhalde annemler götürür beni.
Ablam on ay önce falan nişanlandı, nişanı küçük kardeşim Miray planladı. Ben küçük falan diyorum ama aslında Miray 17 yaşında ben ise 20, kim bilir Miray ne zaman evlenir. Lafı uzatmayayım, ben hala nasıl gideceğimi bilmiyorum. Annemi arayacaktım, aradım da ama açmadı. Babamı da aradım, o da açmadı. Belki Miray açar diye onu da aradım ama o da açmadı. Şimdi kim bilir nerede olur düğün, hele ki ben hazırladığım için benim bilmem gerekiyor. Yani pastayı falan ben götüreceğim eninde sonunda, aman neyse bu kadar kötümser düşünmek istemiyorum.
Azıcık ablamı ve nişanlısı Kerem abiyi anlatayım. Bu arada ablamın adı Hatice, neyse ablam 26 yaşında, Kerem abi ise 27 yaşında. Aralarında 1 yaş fark var, ablamın kahverengi saçları ve kahverengi gözleri var. Kerem abinin ise gözleri mavi ve saçı siyah. Acaba onların çocukları olur mu olursa ben teyze olurum ne güzel olurdu ya. Lafı çok uzatıyorum gibi geldi bana, neyse ablamın en sevdiği renk siyah. Kerem abinin de öyle, ablamın burcu koç, Kerem abinin ise terazi. Ama bir görseniz, çok yakışıyorlar. Kerem abi dizilerdeki zengin erkeklere benziyor. Zaten Kerem abinin dizilerde oynadığı da var, Kerem abi anladığınız gibi oyuncu, gayet de başarılı bence. Ablam ise yazar, hem kitap yazıyor hem de şiir. Aslında bir de öğretmen, ortaokul Türkçe öğretmeni. Bazen yardım ediyorum sınavları ve ödevleri kontrol etmesine.
Kerem abinin iki kardeşi var, küçük olanın adı Elif. Elif 16 yaşında, büyük olan ise 21 yaşında ve adı Demir. Demir benden büyük diye gıcık oluyorum valla ya, bana bıdık falan diyor. Keşke ben ondan büyük olsaydım, bazen onu Kerem abi’ye şikayet ediyorum. Bir dakika bir dakika, ben neden Kerem abi diyorum aramızda bir tek 7 yaş var. Aslında 7 yaş çok geldi, öyle diyince. Gerçi benim kardeşim bana abla diyor, o zaman benim zaten Kerem abi’ye Kerem abi demem lazım. Şu bahsettiğim Demir varya, onun Üniversitede notları çok iyi değilmiş, o yüzden Kerem abi ve Demir’in ebeveynleri ona çok kızarmış. Bir dakika bir dakika, Demir hakkında konuşurken aklıma Demir’i aramak geldi. Belki o biliyordur düğünün nerede yapılacağını, aradım ama herkes gibi o da açmadı. Gıcık çocuk ya, ben onun telefonlarını açmayınca bana kızıyor, o açmayınca ben bir şey diyor muyum, çok gıcık biri varya o. Sonra aklıma Elif’i aramak geldi, o hep telefonlarımı açardı ve açtı. “Şükürler olsun.” dedim. Sonra Elif bana sahilin orada yapılacağını söyledi, gayet mutlu oldum çünkü ben denize bayılırdım. Düğünün başlamasına bir saat falan kalmıştı, “Acil hazırlanmam gerek.” diye iç geçirdim. En sonunda hazırdım ve iyi haber şuydu: “Sahil yürüme mesafesinde! Bu sayede sakince gidebilirim ve geç kalmam.” dedim kendi kendime. Ama yürümeye başlayınca anladım o kadar da yakın değilmiş. Yaklaşık on dakika falan yürüdüm ama buna değer miydi, evet değerdi. Varmıştım, çok kişi yoktu çünkü düğünün başlamasına daha 15 dakika vardı. Vakit gelmişti, herkes sırayla sahile gelmeye başladı. Herkes varınca yemekler yendi, sohbetler yapıldı, eğlence başladı. Ama asıl eğlence ablam gelince başladı. Ablam çok güzel elbisesiyle geldi. O ve Kerem abi çok güzel görünüyordu. Ablam “Kerem ÖZCAN’ı kocanız olarak kabul ediyor musunuz?” sorusuna bağırarak evet dedi, Kerem abi de aynı şekilde “Evet!” diye bağırdı. Tam o anda güneş batmaya başladı ve kuşlar sürü halinde çok güzel uçmaya başladı. Bu olay onlar dans ederken de devam etti. Çok mutluydum, düğün bitince ve vardık ve ben “Gördüğüm en güzel şeydi.” diye mırıldandım.