Bir gün arkadaşım Duru ile beraber yeni açılmış bir restorana gidecektik. Yolu bilmediğimiz için internetten yardım aldık ancak bizi yanlış yola saptırdı ve kaybolduk. Karnımız çok acıkmıştı, bu yüzden gördüğümüz ilk kafeye girdik. Girdiğimizde ise çok şaşırdık çünkü her yer kitap doluydu ve etrafta çok güzel bir koku vardı. Bu koku bana en son okuduğum kitaptaki Matilda Teyze’nin unlu ve zencefilli kurabiyelerini hatırlattı.
Boş bir masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik. Yemeklerimizi beklerken bir kitap gözümüze battı. O kadar parlak bir kapağı vardı ki yaklaştığımızda gözlerimiz yaşardı. Güç bela kitabı aldık ve incelemeye başladık. Sayfalarda farklı dillerde hatta sembollerle yazılmış bazı yemek tarifleri vardı. Çoğu tarifte yazanları anlamasak da kitabı dikkatlice inceliyorduk. 120. sayfaya geldiğimizde bir telefon numarası bulduk. Arkadaşınla birbirimize baktık ve dayanamayıp numarayı aradık.
Telefonu bir çocuk açtı ve bize bir konum söyledi. Normalde, tanımadığınız bir kişi size konum söylerse oraya gitmezsiniz, öyle değil mi? Ama biz gitmek için yola koyulduk çünkü ne ile karşılaşacağımızı çok merak ettik. Söylenen konuma vardığımızda bir de ne görelim. Matilda Teyze bizi havuçlu toplarıyla kapıda bekliyordu. Şokumuz geçtikten sonra Matilda Teyze bizi içeriye aldı. Biz bu arada bizimle telefonda konuşan kişinin Çimen olduğunu öğrendik. Bir süre sonra Mutfağın Müdavimleri ile çay saati yapıp Matilda Teyze’nin unlu ve zencefilli kurabiyelerinden yedik.