Fazlalık

Fazlalıklar nasıl hayatımızda çoğu şeyde zararlıysa mesela sağlığımız, isteklerimiz ve benzeri… Psikolojik olarakta fazlalık sağlıksızdır. Herkes bi kavga sırasında kendini yada karşıdakini bi gözden geçirilip sorgulanmasını ister ve eğer başka bir kavga olursa bu iki olayda da sen olduğundan dolayı sana “kendini sorgula ve çeki düzen ver” derler. Ah bu insanlarımız. Bu tür durumlarda çoğunlukla kesin olmamakla birlikte ağır olarak 2 tip insan vardır: hep suçlu olduğunu düşünen ve hiçbir şeyi başaramayacağını düşünüp korkak olan (kısaca özgüvensiz ve fazla alçakgönüllü) ve bir diğeri ise kendisinde hiç suç olmadığını düşünüp mükemmel biri olduğunu ve hayatta yaptığı her şeyde başaralı olup her şeye sahip olması gerektiğini düşünen (kısaca doyumsuz ve fazla özgüvene sahip). Boşuna dememişler her şeyin fazlası zarar diye değil mi? İlk örnek verdiğim özgüvensiz ve fazla alçakgönüllü insanın kendisiyle bağdaştırması gereken önemli bir söz söylemek isterim. Montaigne’nin bir sözü vardır: ”kendini olduğundan az göstermek alçakgönüllülük değil budalalıktır; kendine değerinden az paha biçmek korkaklıktır, pısırıklıktır.” Hayatta her zaman sizin üstünüzde bir kişi oladabilir olmayadabilir ama siz eğer kendinizi o bir kişiden değil de tüm kişilerden aşağıda görüp yada kendi kapasitenizin altında olan birini kendinizden yüksekte görmeniz de diyebiliriz. Kendinize değer vermeyip, saygı göstermeyip, kendinizi alçaklarda gördüğünüzü belirtirseniz kimse size saygı göstermez hiçbir zaman da bir yerlere varamazsınız fakat eğer varırsanız da bu çok uğraştırıcı ve hırpalayıcı bir süreç olur ve eğer sürekli sorunu kendinizde ararsanız ve kendinizi olduğunuz durumdan daha düşük bir yerde görürseniz sürekli kendinizi suçlar ve Türkiyedeki insanlarda görülme olasılığı arttığı gibi üzüntüden ve stresten kendinizi yer ve hasta olursunuz yada herkesin gözünde düşük bir insan ve kimsenin kabul etmeyeceği bir insan olursunuz ve eğer gereksiz özgüven olayına da gelirsek 2. Örneğe gelelim. Mevlana’nın bir sözü vardır bilir misiniz: “Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol…
Menzilin yokluk olsun.
İnsan çömlekten farkı olmamalı; nasıl ki çömleği ayakta tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil “hiçlik bilincidir.
“Şu birbirimizden üstün olma dâvâsı, büyüklük iddiâsı da ne?
Netîcede, hepimiz bir sarayın kapısında değil miyiz?”yani sürekli kendini herkesten yüksekte gören ve sürekli doğruyu bildiğini sanıp hayatı normal ve güzel bir seviyede de olsa daha fazlasını isteyen biraz bencil biraz da doyumsuz insan diyebiliriz. Eğer böyle yaparsanız da elinizdekiyle geçinmeyi hiçbir zaman öğrenemeyip hep daha fazlasını isteyip daha fazla başarılı veya akıllı olduğunuzu düşünen insanlar olursunuz.
Şunu çok net ve açık ortadaki iki durumda da çok belli olan ortak bir nokta var; FAZLALIK. İki durumda da fazlalık vardır ve sorun da odur. alçakgönüllülüğün abartılıp fazlası yani özgüvensizliğe dönüşmesi diğer durumda da özgüvenin fazlası yani kendini beğenmişliğe ve doyumsuzluğa sebep açması. Montaigne söylediği sözünde alçakgönüllü olmayın kendinizi yüksekte görün demeye çalışmamıştır. Seviyenizi bilinde alçakgönüllü olun yada olmayın demeye çalışıyordur. Mevlanada sözünde bir hiç derken hayata dair hiçbir vasfı olmayan biri olun demeye çalışmıyordur. Elinizdekiyle yetinin ve kimsenin kimseden farkı olmadığını unutmayın. Evet herkesin bazı konularda kapasitesi farklıdır ama hepimiz kökünde birer insanız ve birbirimizden hiçbir farkımız yok.

(Visited 17 times, 1 visits today)