Hiç kendi kafanızda gelecekteki evinizin nasıl olacağını düşündünüz mü? Kaç katlı olsun, nasıl tasarlansın, lüks mü olsun rahat mi olsun, mekânların büyüklüğü, modern mi klasik mi?….
Ben evimi içinde huzurlu ve rahat hissedebileceğim şekilde dizayn etmeyi tercih ederim. Canlı renklerin olduğu, insanların evime girdiği anda huzurlu hissedeceği şekilde tasarlamak hem beni hem de misafirlerimi daha mutlu edecektir.
Yaşam alanımı tasarlarken ki önemli etkenlerden birisi renklerin uyumu çünkü ortamın havasını değiştirdiğini düşünüyorum. Bunun gibi seçimlerini benim yaptığım modern ve tarzı olan unsurlar evimin iç tasarımına pozitif yönde katkı sağlayacaktır. Mesela duvar renklerini doğayı yansıtan renklerden tercih ederim. Kendime kullanacağım renkler için bir palet bulurum ve dekorasyonumu buna uyumlu olarak yaparım.
Evimin benimle bir bütün olduğunu hissetmem için benim ilgimi çeken ve beni yansıtan şeyleri de barındırmasını isterim. Kendime ait büyük bir garajımın olmasını ve içinde çok beğendiğim alman ekolü arabalarından olmasını isterim. Aynı zamanda evimin bir odasını model araba koleksiyonuma ayırırım. O odanın içine arabalarımı, duvarlarına resimler, parçalar, plakalar ve aklınıza gelebilecek tüm detayları eklerim.
Evimin tasarımında atlamayacağım şeylerden birisi de büyük bir bahçe olacaktır. Yazın dalından kendi yetiştirdiğim meyveleri koparacağım ağaçlar, ellerimle diktiğim bitkilerin olduğu, keyif yapacağım küçük bir gazebo ve hayvanlarımın barınabileceği kulübeler…
Geniş bir alanının olmasını istediğim salonuma; keyifli vakit geçirebilmek için kutu oyunları, üşüdüğümde sarılabileceğim mavi bir battaniye, patlamış mısırım boşa gitmesin diye açıp film izleyebileceğim kocaman bir televizyon ve rahat rahat oturabileceğim pofuduk koltuklar koyardım.
Harikalar yaratacağım mutfağımda ise mutlaka süslü ve tatlı görünümlü mutfak malzemeleri bulundururum. Küçük, beyaz bir yemek masası ve birbirinden güzel çiçeklerin olduğu bu ortama, tavana asılı bitkiler ve büyük bir lambader koymak isterim. Yemek yaparken mutfak tezgahının önünde bahçemdeki çiçekleri ve hayvanlarımı izleyebileceğim bir cam olsun isterim.
Yatak odam, yani benim için en değerli olan kısımda ise bulabildiğim en büyük yataktan, kıyafetlerimin sığabileceği bir dolaptan ve ders çalışırken beni mutlu tutabilecek güzel dekorasyonlu bir çalışma masasından oluşması benim içimi daha da rahatlatacaktır. Başucumda minik bir dijital saat ve okumak için bir kitap bulundururdum. Çalışma masamda ise resim defterim ve sıkıldığımda her zaman imdadıma koşan bilgisayarım, ders kitaplarımı ve okuma kitaplarımı da koyabileceğim minik bir kütüphane olurdu. Canım sıkıldığımda aralarından birini seçip rastgele bir sayfayı okurdum. Tarif kitaplarım olurdu sonra ve mutfağıma gidip bütün o tarifleri denerdim. Odam her yönüyle sıcak olsun isterdim ve bu yüzden odamda büyük bir peluş halı olurdu. Kedim için de odamın köşesine uyuklayabileceği bir kedi yatağı ve canı sıkıldığında oynayabilmesi için bir tırmalama evi yerleştirirdim.
Evim beni yansıtsın, sade olsun ve içinde mutlu olabileceğim bir kaç parça eşya olsun yeter. Mutlu olabileceğimiz mekanlar, hem mekanın tasarımı hem de hayatımızı nasıl tasarladığımıza bağlıdır.