Alarmımın çalmasıyla aniden uyandım. Artık aylardan kasım olduğu için sabah kalktığımda beni karşılayan açık ve aydınlık bir havadansa, karanlık ve kapalı bir havaydı. Okul için bir çırpıda hazırlandım ve kahvaltımı yaptıktan sonra okula gittim. Okulda ilk dersimiz Türkçe idi. Öğretmenimiz okumamız gereken kitabı okumak için son birkaç günümüzün kaldığını bize bir kez daha anımsatmıştı ve ben altı yüz sayfalık kitabın yalnızca elli ikinci sayfasındaydım. Derhal kitabın devamını okumam gerekiyordu. Dolabımı açıp okumamız gereken kitabı aradım ancak hiçbir yerde yoktu. Arkadaşlarım da benimle kitabı aramaya başladı ve uzun bir süreden sonra pes ettik. Kitabımı birkaç gün içerisinde bitirmem gerekiyordu ve kitabımın hiçbir yerde izi bile yoktu. Akşam okuldan çıkmadan önce son kez dolabımı açmaya karar verdim. Dolabımı açtığım anda kitabımı gördüm. Birisi sanki benimle oyun oynuyordu. Sabahtan beri aradığım ve hiçbir yerde olmayan kitap bir anda dolabımda belirivermişti. Arkadaşlarıma hemen kitabı gösterdim ve hepimiz şaşkınlık içinde birbirimize baktık.
Akşamımın çoğunu kitabı okuyarak geçirdim. Açık konuşmak gerekirse kitabı çok beğenmemiştim, kitap hiç akıcı olmadığı için kitabı okurken hiç odaklanamamıştım ve kitaptan az sayfa okumam bile çok fazla zamanımı almıştı. Kitabı okumaya bir ara vermeye karar verip arkadaşlarımı aradım. Arkadaşlarımla konuşurken konu tekrar kitabıma geldi. Hiçbirimizin kitabımın nasıl kaybolduğuna veya nasıl geri dolabıma geldiğine dair bir fikrimiz yoktu. Ancak hepimizin tahmini birinin bile isteye bir amaç doğrultusunda bu kitabı aldığını ve geri yerine koyduğunu biliyorduk. Kitabın devamını okumak için arkadaşlarımla aramayı kapattık. Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm. Oldukça şaşırmıştım. Bir süreliğine donup düşündüm. Bu cep telefonu numarası öylesine yazılmış ve tesadüfen karşıma çıkmış da olabilirdi ama ben böyle düşünmüyordum. Bana göre bu cep telefpu numarası bugün kitabımı dolabımdan alan kişinin yazdığı bir şeydi. Arkadaşlarımla aramayı yeni kapatmış olmamıza rağmen onları hemen geri aradım. Onlara olayı anlattım. En sonunda numarayı aramaya karar verdik. Yarın okula erkenden gidip hep beraber bu numarayı arayacaktık.
Gözümü açıp kapayıncaya kadar sabah olmuş arkadaşlarımla beraber teker teker cep telefon numarasını aramak adına rakamları tuşluyorduk. Her rakam tuşladığımız an içimde garip bir his oluşuyordu, geriliyordum. Telefonu müdürümüz açmıştı. Hiçbirimiz konuşmuyor birbirimize şok içinde bakıyorduk. Telefonu sonunda kapattık. Hiçbirimiz bunu beklemiyorduk, ama müdürümüzün bu olayla ne alakası vardı? En sonunda ben merakıma yenik düşüp müdürün odasını ziyaret ettim. Biraz havadan sudan bahsettikten sonra olaya girdim. Müdürümüze nasıl kitabımı kaybettiğimi, bulduğumda da içinde bir numarayla bulduğumu, o numaranın ise müdürümüzün numarası çıktığını anlattım. Müdürümüz kahkahalar atmaya başlamıştı. Sabah arayanın gerçekten biz olduğumuzu tekrardan teyit bile etmişti. O kendi kendine takılırken ben ona manasızca bakıyordum. En sonunda sabah arayanın biz olduğumuza sevindiğini ancak kitap hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını ama bu kadar kafama takıldıysa kamera kayıtlarına göz atabileceğimizi söyledi. Tam kitabıma kimin neden müdürümüzün numarasını yazıp bana bu pis şakayı yaptığını bulacakmış gibi hissederken kamera kayıtlarının tam okul çıkışı kısa bir süreliğine donduğunu gördük. Bunu gördükten sonra tek yaptığımız müdürümüzle birbirimize bir süreliğine bakmak oldu…