İnsan bilgiye aç olan meraklı bir canlıdır. Tüm insanlar bilgiye aç değildir ama bazı insanlar o kadar çok bilmek ister ki verdiğin bilgilere doyamazlar. Ben bu insanların kategorisine tam girmiyorum. Ne kadar bilgi almayı çok sevsem ve doyamasam da kendime bir sınır koyuyorum. Çünkü ben çok şey bilmenin insana yararı olduğu kadar zararı olduğuna da inanıyorum. Ünlü Avusturyalı Nörolog Sigmund Freud bu konudaki fikrini “Çok uyumak kaçmaktır, uyumamaksa yakalanmaktır.” diyerek belirtmiştir. Freud burada alınan ya da alınmayan bilginin sonuçlarını çok uyumak ve uyuyamamak olarak ayırmıştır. Bilgi almayı hayal kırıklığına uğramamak için almayı reddeden, dünyanın gerçekleri ile yüzleşemeyen insanlar çok uyurken bilgiyi seçmeksizin alan ve gereğinden fazla düşünen insan uyuyamamaktadır. Bahsettiğim şey aslında tam olarak makalelerden edindiğimiz bilgi değil. Haberlerden edindiğimiz tarzda bir bilgi.
İnsanın dünyada olup bitenlerden haberdar olması gerekiyor ama bazen her şeyden haberdar olmak insanı ciddi anlamda etkileyebilir. İnsan ne kadar meraklı olsa da bu trajik olan dünyada aldığı haberler insanı oldukça rahatsız edebilir. Bu aslında insanın duyduğu vicdan azabı ile ilgili. Bu dünyada ne kadar dik durmak , yıkılmamak istesek de işler öyle olmuyor. İnsan bu dünyadaki acımasızlıkları duyunca , görünce ya da öğrenince nasıl gönlü rahat olabilir, nasıl yatağında rahat yatabilir. Biz insanların empati duygusu var ve bunun sayesinde başka insanlarının acısını azaltabiliyor , omuzlarındaki yükü alabiliyoruz. Bence her şeyin bir sınırı olması gerek. Her şeyden haberimizin olması bizi oldukça yıpratabilir. Benim bu konuyla ilgili hoş bir anım var – şu an hatırladıkça gülsem de benim için eskiden çok üzücü bir anıydı. Bu anım sayesinde çok önemli bir şey öğrendim. Öğrendim ki : Bir insan herkesten ve her şeyden haberdar olmaya , yardım etmeye çalışırsa kendini unutuyor. Ben bunu zor yoldan öğrendim. Herkese ya da her şeye yardım etmek istiyorlar – yardıma muhtaç olmadıkları halde yardım etmek istiyorlar- ve böyle şeyler kulaklarına gelince kendilerini durduramıyorlar. Biz insanların ortası yok.
Rus yazar, sosyalist gerçekçi yazımın öncüsü politik eylemci olan Maksim Gorki , Freud ile aynı düşünceyi savunmuş ve “Ne kadar az bilirsen, o kadar iyi uyursun.” diyerek fikrini beyan etmiştir. Ben de bu fikrin arkasındayım. Bunun yanında ne kadar kolay olmasa da insanların dengeyi bulması gerektiğini düşünüyorum. Bu süreci atlatmaya çalışan biri olarak ben de nasıl başaracağımı bilmeyerek gemimin yelkenlerini açıyor ve gemimi rüzgara bırakıyorum.