Yorucu bir gün geçirmiştim. Saat sabah yedide çıktığım evden akşam sekizde dönmüştüm. Her yorucu günün sonunda en sevdiğim kitabı elime alırdım. Fakat o gün eve döndüğümde fark ettim ki kitabım bitmiş. Canım çok sıkılmıştı. Bir koşu dışarı gidip alsam diyecektim ama bizim semtte akşam yedide bütün dükkanlar kapanırdı. Nasıl geldiyse aklıma üst komşum gelmişti. Apartmanda tanıdığım tek adam oydu. Biraz gizemli biraz da deliydi. Eski edebiyat öğretmeniydi. Üst kata çıkıp zili çaldım. Kapıyı yaşlı bir teyze açtı. İlk başta eşi sanmıştım ama kardeşiymiş, bizim adamda henüz eve gelmemişti. Derdimi anlattım yaşlı kadına. Güldü ben sana bir tane vereyim dedi. Keyfim yerine gelmişti. Kadın içeri girdi ve eski bir kitap getirdi. Kitapta ilk ilgimi çeken şey basım tarihiydi… 1976.
Kahvemi hazırladım ve yatağıma oturdum pijamalarım içimi ısıtıyordu bu soğuk kış akşamında. Saat neredeyse dokuza geliyordu. Kitabı açar açmaz o eski nostaljik koku sardı odayı. Saate bakmadım ama sanırım bir, bir buçuk saattir okuyordum kitabı. Sayfaya baktım daha 119. sayfadaydım. “120’ye tamamlar yatarım.” demiştim ama öyle olmadı.
Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm. Bu neydi ki şimdi diye geçirdim içinden. Yukarı çıkıp sormak aklıma gelmişti ama saati gördüm ve vazgeçtim. Numarayı aramak içimden geçiyordu ama bir taraftan da korkuyordum. Yine de merakıma yenik düşüp aradım numarayı. Çaldı çaldı çaldı… Yanıt yoktu. Bende daha merak etmedim ve soğumuş kahvemi bir yudumda içip yorganı boğazıma kadar çektim uyumak için.
Saat gece bir olmuştu ve ben hala uyanıktım. Telefonun çalmasını bekliyordum. Tüm uykum kaçmıştı. Buna rağmen uyuyabilmişim. Sabah iğrenç sesiyle öten bir karga yüzünden uyandım. Hemen telefonuma baktım. Bir cevapsız çağrı. Heyecanlanmıştım ama heyecanım çok üzün sürmedi. Arayan annemmiş. Bu saate kadar uyunmaz yazmış birde mesajlardan. Şaka maka saat on iki olmuştu. Hemen yatağımdan doğruldum ve çoraplarımı giyerken üst kata çıkıp sorsam mı diye düşündüm. Karar vermem uzun sürmedi.
Zili çaldım kapıyı bu sefer adam açtı. Neşeli bir ses tonuyla “Günaydın efendim.” dedi. Ardından “Ne istemiştiniz?” diye bir soru yöneltti. Dün yaşadığım tüm olayları baştan sona anlattım. Adam gülerek “O kitabı 120. sayfaya kadar nasıl okudun dedi.” Şaşırmıştım. “Niye ki?” diye sordum. Adam gülerek “Hayatımda okuduğum en sıkıcı kitap da ondan!” dedi. “O numara da benim eski cep telefonumun numarası.” diye ekledi. “Peki niye orada yazıyor?”. diye sordum. Adam sırıtarak “Lisede aşık olduğum kıza hediye etmiştim o kitabı.” dedi. Gülerek daireme geri döndüm ve kitabı okumaya devam ettim ve içimden acaba dün kimi gecenin ortasında çaldırdım diye düşündüm.