Uyku Şehri

Freud ‘Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak.’ , demiştir. Uyku Şehri’nde hayat tam olarak böyle sürer. Uyku Şehri’nin bir kısmında çok uyuyanlar bir kısmında ise uyuyamayanlar, geceleri uykuları kaçanlar  yaşar. Çok uyuyanlar Uykucular Kasabası’nda, uyuyamayanlar ise Uykusuzlar Kasabası’nda yaşar.  

Uykucular Kasabası’nda hayat monotondur ama herkes mutludur. Kimse erken saatte uyanmaz, herkes günün on iki saatti uyur ve en önemlisi burada yaşayan kimsenin dış dünyadaki hiç bir olaydan haberi yoktur. Burada yaşayanlar kötülük nedir savaş nedir hiç bilmezler ve neredeyse kimsenin hiç bir derdi yoktur. Onların sadece ‘Umarım bugün hava güneşli olur.’ benzeri dertleri vardır. Herkes 12 saat uyuyup kalktıktan sonra hep beraber kahvaltı ederler. Kahvaltıdan sonra çocuklar okula giderler, yetişkinler bahçeleriyle ilgilenirler. Onların okullarında ödev, sınav gibi stres verici şeyler yoktur. Uykucular Kasabası’nda para da kullanılmaz. Hatta kimse para diye bir şey olduğundan haberdar bile değildir. Herkes her şeyi biribiriyle paylaşır, kimsenin arasında husumet yoktur. Her gününü mutlu geçiren bu insanların akşam eve gidip yataklarına yattıklarında düşünecekleri bir derdi hiç bir zaman olmaz ve böylece herkes rahat uyur. Uykusuzlar Kasabası’nda ise hayat tam tersi işler. Neredeyse kimse mutlu değildir, herkesin bir derdi vardır. Uykucular Kasabası’nda tam tersi olacak şekilde burada yaşayan herkes dış dünyadaki olaylardan haberdardır. Savaşlar, zulümler vs. gibi olaylardan herkesin haberi vardır. Uykusuzlar Kasabası’nda geceleri herkes çok zor uykuya dalar, daima herkesin kafasına takılan ve onu uyutmayacak bir sorunu olur. Biri Dünya’daki savaşları düşünürken biri ekonomik sorunları düşünür. Uykusuzlar Kasabası’nda para kullanılır yani Dünya bir yana çoğu kişinin kendi ekonomik sorunları da vardır. Bu kasabadaki okullarda sınav, ödev gibi şeyler de vardır ve bu tip şeyler de çocuklara dert olur, uykularının kaçmasına ya da uyuyamamalarına yol açar. Özetle Uykusuzlar Kasabası’nda herkes ya Dünya sorunlarını kendine dert edinir ya da kendi sorunlarıyla cebelleşir ve uyuyamazlar oysaki onlar da Uykucular Kasabası’ndaki gibi hiç bir şeyden haberdar olmasalar güzelce uyuyabilirlerdi. 

Her yılın ilk günü Uykucular Kasabası’ndan bir çocuk yanında bir elçiyle birlikte Uykusuzlar Kasabası’nı ziyarete gider. Bu yıl gidecek çocuğun adı Yaren’dir. Elçi Yaren’i yanına alır ve Uykusuzlar Kasabası’na giderler. Her yeri gezerler. Yaren dış dünyadaki dertleri ilk defa burada görür ve paranın varlığından haberdar olur. Buradaki insanların çok dertli, mutsuz ve uykusuz olması hoşuna gitmez ve elçiye ‘İyi ki Uykucular Kasabası’nda yaşıyorum, orada herkes mutlu, herkes rahat uyuyabiliyor ve iyi ki oradaki kimse dış dünya hakkında hiç bir şey bilmiyor.’, der. Elçi Yaren’e ‘Haklısın,  iyi ki orada kimse neredeyse hiç bir şeyi bilmiyor ve hepsi mutlu ve huzurlu uyuyabiliyor. Gorki’nin de dediği gibi ‘Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.’, der ve beraber Uykucular Kasabası’na dönerler. 

(Visited 19 times, 1 visits today)