Alexander Graham Bell İskoçya’da doğdu. Dedesi ve babası dil bilimi ve konuşma üzerine çalışıyorlardı. Annesi çok iyi piyano çalıyordu. Bu çok ilginçti, çünkü annesi sağırdı. Duymak için kulak borusu kullanıyordu. A. Graham Bell annesinin altına dudaklarını dokundurarak konuşur ve annesi bu titreşimlerden oğlunu anlardı. A. Graham Bell bu şekilde konuşarak sesin nasıl ilerleyip duyulduğunu anlamaya çalışıyordu. Aleck ailesinin verdiği ismiydi. Ama küçükken bile kendisi olmak istiyordu. Özellikle babasının onu yönlendirdiği bilim konuşmalarına katılmak istemiyordu. O kadar bağımsızdı ki on bir yaşında aile dostlarını adını beğenip Alexander Graham Bell olarak anılmak istediğine karar verdi.
Liseyi bitirdiğinde dedesi ile Londraya gitti. Artık dedesinin kuralları ve eğitimine girmişti. Yineden boş zamanlarında kütüphanede bulduğu tüm ses üzerine yazılanları okuyordu. A. Graham Bell bu dönem için ’’tüm kariyerim için dönüm noktası‘’ demiştir. Aynı dönemde mücit Sör Charles Wheatstone ile tanıştı. İnsan boğaz yapısını taklit ederek konuşan bir kutu icat etmişti. A. Graham Bell ve kardeşi buna benzer bir makine yapmaya koyuldular. Sonunda yaptıkları makinadan ses hatta anlaşılır kelimeler duyuldu ve telefonun icadına giden ilk adım atılmış oldu.
Onaltı yaşında hem eğitim hem de öğretmenlik yapmak için İskoçya’da Weston House Akademi’ ye gitti. Konuşma öğrettiği o yıllarda babası sağır insanlar için görünür konuşma denen yeni bir yöntemi keşfetti. Sesler için semboller kullanılıyordu. Sağır bir insan semboller okuyarak sesleri kopyalayabiliyor ve sözcükleri söyleyebiliyordu. Bu sırada telgraf telleri üzerinde sesleri taşıma fikri aklına geldi. Telgraf ona bu fikri verdi. Bu yıllar kardeşlerinin veremden ölmesiyle ailesi için zor zamanlardı. Tüm aile Kanada’ya sonrada Amerika’ya taşındı. Tüm bu zaman içinde ses üzerinde düşünmeye ve araştırmaya devam etti. Yine işitme engelliler için öğretmenlik yapmaya başladı. Sabırlıydı ve hiç duymamış çocuklar için üzerinde harflerin olduğu bir eldiven yaptı. Bu çocuklara heceleme ve okumayı öğretti.
Telgraftaki gelişmeler ona sesi teller üzerinden taşıma fikrine tekrar dönmesine neden oldu. Sesin cisimleri hareket ettirmesini keşfederek elektrik akımı üreten bir sistemle ses aktarımı fikri üzerine çatışmaya başladı. Elektrik şirketinde çalışan Thomas Watson ile birlikte çalışmaya başladı. İlk denemeleri sadece cızırtıyı aktarmakla oldu. Ama sesin taşınabileceği hayalini gerçek kıldı. Bu arada A. Graham Bell evlendi ve çalışmalarına adım adım devam etti.
Telefon için patent aldıktan üç gün sonra sesi telden taşıdılar. Kısa mesafede ses taşıma zamanla ve sıkı çalışmayla uzak mesafelere taşındı artık herkes telefonu duymuştu. İnsanlar telefonun hayatlarını nasıl değiştireceğini yavaşta olsa anlamışlardı. A. Graham Bell ve arkadaşları telefon şirketi kurdular.
Artık Avrupa’dada telefon tanınıyordu ve insanlar evlerine almaya başladılar. Tabiki başka şirketlerde kuruldu ve sıkı bir rekabet başladı. Uzun davalar sonucunda telefon, sahibine A. Graham Bell‘e ait olduğu kabul edildi.
Bu kadar uğraşmasına rağmen zamanla telefondan sıkıldı hatta çalışma odasında olmasını istemiyordu bir iş adamı değil mucitti. Şirketten ayrıldı ve duyma testleri yapan odyometreyi icat etti. A. Graham Bell işitme engelli ve duyma güçlüğü çeken kişilere yardım etmekten hiç vazgeçmedi.
A. Graham Bell başka icatlarda yaptı. Bazıları başarılı oldu , ama bazıları başarılı olamadı. A. Graham Bell hayatını bilime adadı. Eşinin babası National Geographic dergisini kurdu ve sonra dergiyi A. Graham Bell yönetti. Ve dergiyi bugün tüm dünyada tanınan bir dergi haline getirdi.
A. Graham Bell dünyanın tanıdığı bir bilim adamıdır. Ama o hep kendini öğretmen olarak gördü. İşitme engelliler için yaptığı her şey onun için telefonun önündeydi. Kendi ilgi alanlarının peşinden gitmenin önemli olduğunu gösterdi. Bazen ana yoldan çıkın ve ormana dalın onu hayat felsefesi ve herkese tavsiyesiydi.
Kim kimdir?serisinden