‘Bu topraklar o kanların nasıl döküldüğü, o göz yaşlarının nasıl yağmurdan sele döndüğünü, bir insanın; ne kadar cani, vahşi, acımasız olduğuna şahit oldu. Kardeşlerimizin çığlıklarını işitti. Bu sancağın nasıl
göklere güç bir şekilde taşıdığımıza şahit oldu. Ve mazide yaşadığımız onca şeye rağmen sırf cumhuriyetimizi hür kılmak için canımızı dişimize takıp savaştığımıza şahit oldu. Vatanı her o magandalardan kurtardığımızda yeniden kazandık cumhuriyetimizi. Yeniden doğduk her seferinde,
yeniden kabardı göğüslerimiz, işte o zaman dimdik durduk düşmanın karşısında. Ve o dimdik durduğumuz her salisede arkamızda yılmadan, bize inançla bakan liderimiz vardı: Mustafa Kemal ATATÜRK! Cumhuriyetimizin tacı, bu cennet vatanın hala göklerde yaşamasının sebebi olan o muhteşem insan. ‘Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir’ diyen bir Ata’nın evlatları olarak cumhuriyetimizi ne olursa olsun, koşullarımız kafi olmasa bile mazide olduğu gibi elimizde ne olduğunun lüzumu olmadan vatan sağ olsun diyerek gidelim o mahşere. Belki şu vakit yanımızda Ata’mız olamayacak ama kalbimizde, aklımızda, her attığımız adımda biz onun fikirleri, sözleri, bize olan sonsuz inancıyla ilerleyeceğiz. Gerekirse bunun için canımızı vereceğiz. Askerlerimiz, kardeşlerimiz, ninelerimiz, dedelerimizin mazide yaptığı gibi vatanı müdafaa etmek olucaktır tek gayemiz. Ebediyen yaşatmak olucaktır. Gelecek nesillere öğretmek, bu coşkuyu onlara aşılamak, Ata’mızın yaptıklarımızı bu güzel cumhuriyeti, damarlarında akan o şanlı kanı dillerimizde tüy bitene kadar anlatmaktır. Tüm dünyaya cumhuriyetimizi yaymaktır. Cumhuriyetimizin değerini her okula gittiğimizde, dışarı rahat bir şekilde çıktığımızda, dilimizi yaşatabildiğimizde, kendi meclisimize haklarımızı sonuna kadar savunabildiğimizde bu değerin ne kadar kıymetli olduğunu ilelebet yaşatacağımıza ant içelim.O şanlı göklerde dalgalanan sancağımıza, Ata’mıza ant içelim.
Yanlış insanları çekelim bu vatandan, duyuralım seslerimizi, gördüğümüz zulmleri. Yapalım haydi, hepimiz için yapalım!’ dedi Türk kadını. O kadar gördükleri zulme rağmen usanmıyorlardı. O kadar geçen zamana rağmen yine özgürlük ve bağımsızlık duygusuyla tutuşuyorlardı. Verdikleri antı tutmak için canlarını ortaya koymaya hazırlardı. Gören herkes katılacağının inancıyla, Ata’mızın onlara TÜRK kadınlarımıza olan güvencesiyle ağızlarından dökülüyordu bu kelimeler. Ve bu güvenceyle devam etti. ‘Onlarca yıkılan okullar, eğitimlerini yarıda bırakan evlatlar, daha doğmamış evladını göremeyen askerler… işte bu yüzden bunca özlem bunca zulüm.’ İnsanın özgürlüğüne düşkünlüğü yaşadığı şeyler bile etkilemediğini anlatıyor bize Türk kadını. İşte bu yüzden cumhuriyetimizi bir asır daha yaşatmak için çalışacağız, emek vereceğiz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!