Bu yıl Cumhuriyet’ imiz in 100. yılını kutluyoruz, en zorlu mücadeleleri dayanışmayı, beraberliği ve sevgiyi geride bırakan o yüz yılı. Çok şey gördü Türk Milleti, çok şey yaşadı, çok canı geride bıraktı, yeni hayatlarda yol açtı. Bu zorlu zamanları geride bırakarak ilan etti Atam Cumhuriyeti, kutladık yeniliği, modernliği ve sağladık barışı, yeni düzeni. Çok şey borçluyuz o zamanın insanına, şehidine, anasına, askerine, çocuklarına, Ata’mıza… Yüzüncü yıldayız şimdi ve hala o yaşamın etkilerini görüyoruz, Cumhuriyet’imizi, hak ve hürriyetimizi, eşitliği, adaleti koruyoruz. En önemlisi de içimizdeki o heyecan, o coşku… Hiç dinmedi, dinmeyecek, dindirmeyeceğiz… Türk’ümüzün ve Türklüğümüzün bu zaferini her geçen gün yüceltecek, büyütecek ve büyük bir saygıyla da anacağız kaybettiklerimizi.
Cumhuriyet’imiz ile birlikte gelen yenilikler ve yeniden doğuşumuz, bizleri bu günlere getirdi. Türk Alfabesi, kılık kıyafet kanunları, ölçüm ve matematikte yapılan yenilikler, soyadı kanunları, seçme ve seçilme hakkı, meclis ve anayasa düzenlemeleri, eğitim özgürlük ve yaşama haklarında atılan bütün adımlar Türkiye Cumhuriyet’inin modernliğe ve çağdaş uygarlığa attığı ilk adımlardı, ve son olmadı. Bu yenilikleri sürdürüyor, yeni adımlar atıyor ve bunları bizden sonraki nesle aktarıyoruz.
Şuan, bu lisenin masasında yazdığım bu yazı ile birlikle aldığım bu eğitim, bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu hatırlatıyor bana. Hey On Beşli Ağıtının dizeleri beliriyor aklımda, cephedeki yüzlerce ve hatta binlerce yaşıtıma yazılan o ağıt. Cumhuriyet ile birlikte şekillenmiş günümüze bakınca, cephede verdikleri mücadeleyi, yaşamlarını hayal etmekte zorlanıyorum ve bir kez daha minnet duyuyorum.
Meclisimizin açılması, halkımızın kurulan bu Cumhuriyet ve yapılan tüm bu değişikliklerde söz sahibi olması, adalet ve eşitlik en büyük adımların atılmaya başlandığı yerdi belki de. Bu sayede diğer bütün çağdaş ve modern olan ülkelerde olduğu gibi hak ve ifade özgürlüğü kaldırılmış, tek adam rejiminden kurtulunmuş oldu. Sırada ise kadınlarımız vardı. Saltanatın kaldırılmasından sonra yapılan bu eşitlik, en anlamlılardandır benim için. Kadınlarımızın özgürlüğüne ve düşüncelerine verilen bu değer, eski Türk beyliklerindeki düzeni ve eşitliği gözlerimin önüne sermişti adeta. Mecliste onlara da söz, seçme ve seçilme hakkı verilmesi en yenilikçi kanunların ilkidir.
“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Ata’mızın bu sözünü anlamak, ilkelerini yaşatmak ve Cumhuriyetimizi yaşatarak ileriki nesillere aktarmak için buradayız, onu yüceltecek ve sürdürecek olanlar ise yine bizleriz.
Bu yıl Cumhuriyeti’imizin 100. yılını doldurduğu en büyük bayramdır, kutlu olsun!