ÁBazı gençler, dünya genelinde gözlemlediğimiz gibi, geleceğe umutsuz bakıyor. Bu gençler karamsar bir tutum sergiliyorlar ve geleceğin daha kötü olacağına inanıyorlar. Diğer yandan bazı gençler ise geleceğin günümüzden daha iyi olacağına inanıyorlar ve iyimser bir tutum sergiliyorlar. Bu farklılıkların nedenleri, kişisel deneyimlerimiz ve algılamalarımızdan kaynaklanmaktadır. İnsanların kendi hayatlarına ilişkin düşünceleri, onların dünyanın geleceğine ilişkin görüşlerini etkileyebilir. Olayı bu yönden incelediğimiz zaman farklılıklar olacağını hepimiz biliyoruz.
Bazı gençlerin karamsar bir tutum sergilemelerinin nedeni, günümüzde yaşadığımız sorunlar ve çatışmalarla ilgilidir. Örneğin, artan ekonomik krizler, küresel ısınma ve iklim değişikliği, savaşlar, göçmen krizi ve terör saldırıları gelecek için endişe yaratan konulardır. Bu sorunlar halen devam ediyor ve gençler, geleceklerinin bu sorunlardan daha da kötü etkileneceğine inanıyorlar. Dahası, sosyal ve siyasi açıdan gelişen birçok sorun, gençlerin umutsuzluğunu artırıyor ve geleceklerine dair kaygılarını artırıyor. Özetlemek gerekirse olumsuz taraftan düşünen kesim genellikle yoksulluğun, işsizliğin, çatışmaların, çevresel sorunların ve benzeri konuların dünya üzerinde baskın olmasından dolayı karamsarlık duygusuna kapılıyor.
Öte yandan bazı gençler, geleceğe daha olumlu bir bakış açısı ile yaklaşıyorlar. Bunun nedeni, teknoloji ve bilim gibi alanlarda yapılan gelişmeler ve büyük toplumsal değişimler hakkında bilgi sahibi olmalarıdır. Bu gençler, günümüzde teknolojinin ve bilimin sağladığı fırsatlar ve avantajlar sayesinde geleceğin daha iyi olacağına inanıyorlar. Bunun yanı sıra, yeni toplumsal hareketler ve politikaların dünya üzerindeki olası etkileri de olumlu bir yönde ilerleyebilir. Onlar, bu umut verici gelişmelerin gelecek yıllarda daha da gelişerek dünyanın çeşitli konularında daha iyi bir noktaya ulaçacağını düşünüyorlar. Yani olumlu düşünen gençler aslında insanların daha iyi bir gelecek için mücadele etmesinin ve mücadeleyi karşılıksız bırakmayacağını belirtiyorlar.
Her iki düşünce tarzı arasında bariz bir fark olduğu açıkça görülmektedir. Karamsar gençler geleceğin tehlikeli ve zorlu olacağına inanırken, iyimser gençler geleceğin daha da iyiye gideceğine inanıyorlar. Ancak, her iki düşünce tarzı arasındaki fark, kişisel deneyimlerimize ve bakış açımıza bağlıdır. Gelecek hakkında olumlu veya olumsuz fikirleri çoğunlukla onların mevcut yaşam koşullarına göre belirlenmektedir.
Bence, iyi olmakla kötü olmak arasındaki fark, gençlerin kişisel deneyimlerine dayanmaktadır. Bazı gençlerin hayatları zorlu koşullarla mücadele ederek geçmiş, bu nedenle geleceğe karamsar bakışını meşrutlaştırabilirler. Diğer yandan, iyimser gençler daha iyi ortamlarda büyümüş yapısal avantajlar önemlidir. Ancak, kişisel deneyimlerimiz ne olursa olsun, dünya çapındaki değişimler bizi etkiler ve bizim bakış açımızı şekillendirir. Yani aslında kimseyi ne düşündüğü konusunda yargılayamıyoruz. Kötü görmemiş birinden bardağın boş tarafına bakmasını isteyemeyiz. İyi görmemiş birinden de dolu tarafına bakmasını isteyemeyiz.
Sonuç olarak, bazı gençler dünya geleceği hakkında umutsuz veya iyimser bir bakış açısına sahiptir. Karamsar gençler, günümüz sorunlarından kaynaklı, iyimser gençler ise teknoloji ve bilim gibi alanlardaki gelişmelerden kaynaklı bir eğilim gösteriyor. Ancak, bu farklılıklar kişisel deneyimlerimizle orantılıdır. İyimser veya umutsuz olmak tamamen bizim seçimimize bağlıdır, ancak dünya genelindeki değişimler temelinde şekillenen kişisel düşüncelerimiz ve bakış açımız hepimizi etkiler. Bu yüzden dünya ikiye ayrılmışken herkesin ortak bir bakış açısında buluşmasını beklemek yanlış olur