PAZAR GÜNÜ: AİLE GÜNÜ!

Evet! Yaşasın bugün pazar günü. Pazar günleri bizim aile günümüzdür herkes masada toplanır sohbet edilir, şarkılar söylenir, oyunlar oynanır ve daha niceleri… Yine bir pazar günü yani aile günüydü. Bir sürü akrabam yani kuzenim, amcam, halam, dedem, babaannem, anneannem, yengem ve teyzem gelmişti. Babalar ekonomi, siyaset gibi konuları konuşurken, anneler içeride yemek yapıyor ve biz de bahçede oyunlar oynuyorduk. Her aile buluşmasında yeni kuzenlerimi keşfediyorum neden mi? Benim çok fazla kuzenim var. Mesela 6 tane halam var ve onların da bir sürü çocukları, çocuklarının çocukları, babamın amcaoğullarının çocukları, amcalarımın çocuklarının çocukları falan derken bizim aile epey büyük. Sayamayacağım kadar çok kişi var. Ve işte bu yüzden aile buluşmalarını çok seviyorum. Yeni kişilerle tanışmak arkadaş çevremi genişletmek bana mutluluk veriyor. Açıkçası ben epey sıcakkanlı ve arkadaş canlısı biriyim ve insanlar da beni bu yüzden seviyor. İşte yine böyle yeni kişilerle tanıştığım bir aile buluşmasıydı. Bu sefer de Ali, Mehmet, Osman, Çınar, Melisa, Zeynep, Ceylin, Serdar, Yusuf, Yağmur ve Evin ablam gelmişti. Çoğunu diğer aile buluşmalarından tanıyorum ama bazıları ile günlük hayatta nadiren karşılaşıyoruz ya da bazıları ile  ilk defa tanışmıştım. Neyse işte biz de yakan top oynadık, yerden yüksek oynadık, körebe oynadık ve bunun gibi daha bir sürü çocuk oyunu oynadık. Derken akşam oldu ve herkes masaya oturdu. Annelerimiz envai çeşit yemek yapmıştı. Yaprak sarması, içli köfte, dolma, kısır, büyük ballı soslu fırında tavuk (bu annemin spesiyali), kuş üzümlü pilav… Ve daha neler neler vardı. Tabii ki vazgeçilmez bir aile geleneğimizde babamın etli çiğ köftesi onu yiyen başka bir çiğ köfte yemez. Diyarbakırlı olduğum için çok çiğ köfte yedim ama babamınki gibisini görmedim ve bu yüzden her pazar aile yemeğinde babam o şahane etli çiğ köftesini yapar ve sofra tamamlanır. Annemler bahçede sofraya oturmuştu ben ise onlara sürpriz yapmak için içeriden onlara bakıyordum. Sürprizim kendi yaptığım pudinglerdi. Tam onları hazırlayıp içeri götürecekken pencereden onlara baktım. Pencereden baktığımda bütün aile sofranın etrafında oturmuş, bir taraftan yemek yiyor, bir taraftan konuşuyorlardı. Birden ben pudingleri tam götürecekken bir anda yağmur başladı. Bizimkiler yaz yağmuru bir şey olmaz, dediler ve bahçe yağmurluğunu kapattılar fakat sonra yağmur git gide hızlandı, hızlandı… Ve bir anda şiddetli bir rüzgar başladı. Rüzgar, fırtınaya, fırtına boraya, bora kasırgaya dönüştü. Hızı saatte 74’ten büyük olan rüzgarlar esmeye başladı. Herkes her şey uçuyordu. Yemekler, insanlar, masa, sandalyeler hepsi oradan oraya savruluyordu. Onlara yardım etmek istedim. Kapıyı açmaya çalıştım ama kapı sıkışmıştı! Çok stres oldum ailem orada can çekişirken benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. En sonunda kapıyı tekmeleyerek açmayı başardım. Herkesi eve soktum ve battaniye, yorgan ve sıcak çikolata verdim onlara. Güzel bir aile filmi açıp izlemeye başladık. Film molasında pudingleri getirdim o yaşadığımız şeylerden sonra herkes çok sevinmişti. Hep birlikte Hababam Sınıfı izleyerek güzel bir aile günün sonuna gelerek günü mutlu bir şekilde kapattık.

(Visited 61 times, 1 visits today)