Bundan iki hafta önceydi. Bir akşam teknoloji tasarım ödevim için uzaktan kumandalı bir robot tasarlamıştım. Bunun için günlerce saatlerce çalışmıştım. Robotum neredeyse üç yaşındaki bir çocuğun boyuna denk gelmişti. Robotum tasarlamam, parçalarını bir araya getirmem çok zor olmamıştı, ne de olsa babam ile birlikte çalışmıştık. Bu robotun nasıl çalışacağı, neler yapacağı beni çok meraklandırıyordu.
İlk kez çalıştırdığımda robotum öne ve arkaya doğru hareket etti sonra “talimat ver” diye bir ses çıktı. Nasıl oldu bilmiyorum ama içimden “benimle arkadaş ol küçük robot, insanmış gibi hareket et” diye söyledim. Robotum birden yürümeye ve insan gibi konuşmaya başladı. Parçaları satın aldığımız adam, robotu çok çalıştırırsak sadece iki günlük ömrü olacağını söylemişti. Buna çok üzülsem de en azından bir günümü robotumla geçirmek ve onu teknoloji tasarım öğretmenime göstermek istiyordum.
Babama robotumla ormanda kamp yapmak istediğimi söyledim. Babam da bunun mümkün olduğunu ancak en geç pazar günü öğleden sonra evde olmam gerektiğini söyledi. O kadar mutluydum ki… O heyecanla bütün ödevlerimi yaptım, odamı toparladım ve sabah uyandığımda kahvaltı yaptıktan sonra robotumu kucağıma alarak ormana doğru yürümeye başladım. Robotumu sanki kediymiş gibi kucağıma aldım. Yolda giderken bir tavşan sesi duyduk. Robotumu kucağımdan indirince tavşana doğru gitti. Tavşan robotumu görünce biraz ürkmüştü ama biraz zaman geçince alışmıştı, robotumun etrafında oyunlar yapmaya başlamıştı.
Robotumla birlikte çalı çırpı toplayıp ateş yaktık. Biraz ısınınca sohbet etmeye başladık. Robotum:
-“Ela, burası harika bir yer. Ağaçlar, çiçekler, kelebekler… Mükemmel bir yer, iyi ki kamp yapmaya gelmişiz.” dedi.
Ben de “Haklısın, çok güzel yer; keşke hep burada yaşasak.” dedim.
Ben bir taraftan sandviç yiyor ve portakal suyumu içiyordum ama maalesef o ne yemek yiyebiliyor ne de bir şeyler içebiliyordu. Biraz dinlendikten sonra tekrar oyun oynamaya başladık. Oyunumuz bitince ona papatyalardan nasıl taç yapıldığını öğrettim.
-Bayıldım, ne güzel taç yapmışsın, dedim.
– Bir şey değil yetenek işte, dedi.
Sonra, babamlar beni ve robotumu aldı, doğru hareket ettik. Ertesi gün okulum olduğu için erkenden yatmam gerekiyordu. Tam uyuyacakken robotuma ideal bir isim bulmuştum: “Macera”
Sabah olunca kahvaltımı yaptım ve robotumu özel paketine yerleştirdim. Teknoloji tasarım öğretmenim robotumu görünce bana büyülenerek bakmıştı. Ben de anlatmaya koyuldum:
-Evet, sizi robotum Macera ile tanıştırmak istiyorum…